Sağlık & Spor Terimleri Sözlüğü
Tıp dilinde insomnia denilen uykusuzluğu doğuran nedenler çeşitlidir. Örneğin yorgunluk, mide şişkinliği, hazımsızlık, zayıflatıcı veya uyarıcı ilaçlar, fazla sıcak, rahatsız edici ışık, gürültü sinir bozukluğu, fazla miktarda çay, kahve veya sigara içmek, ağrılar, kalp veya akciğer hastalıkları, ateş, kaşıntı, günlük olayların etkisi, yatağın uygun olmaması, tedirginlik gibi nedenler uykusuzluğa neden olur. Uykusuzluğu doğuran nedeni bulmak gerekir.Basit uykusuzluklarda yatmadan önce sigara, çay, kahve gibi şeyler içmemek, müzik dinlemek, yatak odasını havalandırmak, bir bardak sıcak süt içmek ve sıcak banyo yapmak çok faydalıdır.
Hücrelerdeki çoğalma normalde yaşa ve şartlara göre belirli bir tempoda gelişir. Bazen de çeşitli nedenlerle hücreler normalin üstünde ve anormal bir şekilde çoğalma gösterirler. Bu anormal büyümeler ve çoğalmalar vücudun muhtelif yerlerinde muhtelif şekil ve büyüklüklerde olabilirler.İşte normal gelişim kuralına aykırı olarak ve bulunmaması gereken bu gibi fazlalıklara kümelere veya yığınlara (şişkinliklere) UR veya tıp dilinde TÜMÖR denir. Ancak burada hemen aydınlatmamız gereken bir husus vardır. Her büyüme veya kütle kesin ve yüzde yüz bir ur sayılmaz. Bir gerçek urlar vardır bir de gerçekte ur olmayan yalancı büyümeler vardır iltihabı bir nedene bağlı olarak meydana gelen şişmeler ur değildir örneğin diş koku iltihabı sonucu diş şişmesi veya apsesi gibi. Elde ayakta çarpma veya burkulma sonucu şişmeler ur değildirler. Bunlar irin kan veya su toplanması sonucu yer alan şişmelerdir ve bir süre tedaviden sonra sönerler yok olurlar. Gebeliğe bağlı olarak rahmin veya göğüslerin büyümeleri ur değildir.Şu halde hakiki bir ur hücrelerin normalin üstünde büyümeleri çoğalmaları ve dolayısıyla dokuların fazlalaşması sonucu görülen şişliktir. Urlar parmaklar arasında muayene edildiklerinde değişik derecelerde sertlik hissi verirlar.Diğer taraftan bir kese veya zar içinde birikmiş kan koyu sıvı veya yağ kümeleri de şişkinlik doğururlar. Ancak bunlar ur değildirler. Bunlara KİST diyoruz. Deri altında oluşmuş yağ kistleri buna bir örnek olarak gösterilebilir.
Uçuk Nedir?Uçuk genellikle dudak, ağız ve burun delikleri çevresinde çıkan Herpes simplex adı verilen virüsün sebep olduğu hastalıktır.Uçuk Ciddiye Alınması Gereken Bir Sağlık Sorunu mudur?Yapılan araştırmalar, dünya nüfusunun%80'inin yaşamları boyunca en az bir defa uçuk geçirdiğini göstermektedir. Günümüzde Türkiye'de her yıl 8 milyon kişinin uçuk nedeniyle sıkıntı ve acı çektiği tahmin edilmektedir.Uçuğun Belirtileri ve Oluşum Evreleri Nelerdir?Uçuk çıkacak bölgede 0-24 saat önceden gıdıklanma, karıncalanma, kaşınma, yanma, sızlama hissedilir.Bunu o bölgenin kızarması, şişmesi ve daha sonra da içi sıvı dolu kabarcıkların ortaya çıkışı izler. Bu kabarcıklar konuşurken, gülerken, yiyip içerken acı ve ızdırap verir.Kabarcıklar patlayarak ülserler oluşur ve bu dönemde uçuk cok ağrılıdır.Zamanla kuruyup çatlar, sızıntı yapar ve açılarak görüntüyü bozan çirkin bir yara haline gelir.Kabuklanma başladığında uçuk küçülmeye başlar.İyileşme döneminde uçuk üstünde oluşan kabuk düşer, yerine kuru ve gergin bir doku oluşur.Uçuk Bulaşıcı mıdır? Nasıl Bulaşır?Uçuk, ön belirtileri ile açık yaranın kapanması süresi arasında bulaşıcıdır. Uçuğu olan bir kişinin kullandığı havlu, bardak, çatal, kaşık vb. eşyalarla ve uçuklu kişinin öpmesi sonucu bulaşır. Eğer uçuğa dokunulursa yüzün diğer bölümlerine, göze ve vücudun diğer bölgelerine (genital bölge gibi) de bulaştırılabilir.Dikkat! Uçuk Bulaşıcıdır.Uçuk virüsü (Herpes simplex) ile insan genellikle ilk defa küçükken (0-5 yaş) tanışır. Uçuğu olan aile bireylerinden birinin'Sevgi dolu' öpücüğü sonucunda uçuk virüsü vücuda girer. Çoğunlukla farkedilmeyen küçük kızarıklıklar şeklinde ortaya çıkar; ağız içi, diş etleri ve dudaklar (gingivostomatit) enfekte olur. Ama kimi hassas bünyelerde ciddi enfeksiyonlar şeklinde de görülebilir. Tıbbi yayınlar arasında uçuklu bir kişiden bulaşan virüs sonucu yeni doğan ölümlerine ait vakalar vardır.Uçuğa dokunulmamalıdır. Dokunulursa eller çok iyi yıkanmalıdır.Uçukluyken kesinlikle gözlere dokunmaktan kaçınılmalıdır. Bayanlar makyajlarını temizlerken dikkat etmelidir.Özellikle bebekler, çocuklar ve diğer insanlar öpülmemelidir, yakın temastan kaçınılmalıdır.Uçuklu insanın kullandığı havlu, bardak, çatal, kaşık vb. eşyalar ayrılmalı ve başkalarının kullanmasına izin verilmemelidir.Uçuk ve uçuk yarasının kabuğu ile oynanmamalıdır. (Parmaklara uçuk virüsü bulaştırılır, aynı zamanda uçuk yarasına da diğer mikroplar bulaştırılmış olur)Uçuk Neden Nükseder/ Tekrarlar?Uçuğa neden olan Herpes simplex virüsü vücuda girip ilk enfeksiyonunu yaptıktan sonra o bölgeye yakın sinir düğümüne yerleşir ve uçuk oluşmasını tetikleyen faktörler devreye girene, yani vücudun zayıf düştüğü ana kadar orada kalır.Uçuk Oluşumunu Tetikleyen Faktörler Nelerdir?StresAteş, soğukalgınlığı, gripAşırı güneş ışınları ve ultraviyole ışınlarHormonal değişimler (hamilelik, adet dönemi)Aşırı yorgunluk ve uykusuzlukDişe yapılan müdahaleler (diş çekimi dolgu vb.)Diğer enfeksiyonlarAşırı alkolUçuktan Nasıl Korunulur?Öncelikle uçuğun nüks etmesine sebep olan durumlardan sakınmak gerekir.Strese bağlı olarak gelişiyor ise; stresimizi azaltacak gevşeme tekniklerini öğrenmek.Yorgunluk ve uykusuzluk sebep ise; dinlenmek ve iyi uyumak.Güneş sebep oluyor ise; dudaklar için koruyucu krem ya da yüksek koruma faktörlü güneş yağı kullanmak ve şapka ile yüzü güneşten korumak gerekir.Tüm alınan önlemlere rağmen uçuk yine de nüksedebilir. Ön belirtiler (karıncalanma, kaşınma, yanma, sızlama) hissedildiğinde o noktaya kısa aralarla bir antiviral krem uygulamak gerekir. Uçuk ya hiç çıkmayacaktır ya da çıksa bile hafif seyredecektir.Eğer bağışıklık sisteminiz zayıfsa veya sıklıkla uçuk geçiriyorsanız doktorunuzla görüşerek antiviral tabletlerden koruyucu olarak yararlanılabilinir.Uçuktan uzak kalabilmek için sağlıklı beslenmek de önemli. Yapılan araştırmalar bazı yiyeceklerin uçuk oluşumunu azaltırken, bazılarının da uçuğun tekrarlanmasını kolaylaştırdığını göstermektedir. Araştırmacılar diyet yapanlarda uçuk virüsünün harekete geçmemesi için Lisin içeren besinleri almalarını, Arjinin içeren besin maddelerinden de uzak durmalarını önermektedirler. Bu amaçla diyetlerde Lisin içeren tavuk, patates, süt, bira mayası, fasulye ve balık besinleri alınmalı, Arjinin içeren çikolata, yer fıstığı, bira, üzüm, mısır gevreği gibi yiyeceklerden uzak kalınmalı.
Tırnak kenarlarında veya altında cerahat birikmesine, tırnak iltihabı denir. Nedeni, ufak kesikler veya sıyrıklar sonucu bakterilerin yerleşmesidir.İltihaplanan tırnağın kenarında kızarıklık görülür. Ağrı da vardır.
Tıp dilinde tremor denilen titremek, irade dışında meydana gelen bir hastalık belirtisidir.El ve ayak titremesi; daha ziyade, nevroz, isteri veya nevrasteninin belirtisidir. Hafif titremeler, genellikle, guatr, alkolizm, kurşun veya cıva zehirlenmesi ya da ihtiyarlığın işaretidir. Şiddetli titremeler parkinson hastalığı ve uyku hastalığında görülür.
Çok tehlikeli ve bulaşıcı bir hastalıktır. Halk arasında lekeli humma da denir. Bitler aracılığı ile bulaşır.Tifüsü doğuran nedenler; pislik, aşırı kalabalık yerlerde yaşamak, açlık ve yorgunluktur. Tifüs 12-14 gün devam eder. Riteksiyon denilen tifüs mikrobu, vücuda girdikten bir süre sonra; hastada halsizlik, baş ve bel ağrıları görülür, ateşi yükselir. Dudakları kurur, dili paslanır, yüzü kızarır. 4-5 gün içinde derinin üzerinde ufak kırmızı lekeler ortaya çıkar. Bazı hastalarda, sayıklama, bağırma ve tuvaletini altına kaçırması görülür.Hasta sağlıklı kişilerden ayrı bir yerde bakıma alınır. Eşyaları, bulunduğu yer dezenfekte edilir. Sulu ve sindirimi kolay yiyecekler verilir. İyi beslenir, vücut temizliğine çok dikkat edilir.
Mikrobik ve bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalığın mikrobu çomak şeklindedir. Tifo basili adı verilen bu mikrop, çoğunlukla tifolu hastaların dışkılarında veya idrarlarında, kanlarında, tükürüklerinde veya vücutlarında görülen deri döküntülerinde bulunur.Tifo salgınına, lağım suları karışmış içme suları veya lağım suları ile mikroplanmış yiyecek maddeleri neden olur. Salgın daha ziyade yaz ve sonbahar aylarında görülür.Hastalık, mikrop vücuda girdikten yaklaşık 7-15 gün sonra ortaya çıkar. Hastalığın ilk günlerinde yorgunluk ve baş ağrıları görülür. Fakat hasta yatmak ihtiyacını hissetmez. Birkaç gün sonra ateş yavaş yavaş yükselmeye başlar. İştahsızlık, baş ağrısı, burun kanaması, bronşit, mide ve bağırsak bozuklukları ile birlikte ishal görülür.İlk belirtilerin ortaya çıkmasını takip eden birkaç gün içinde ateşi daha da yükselir. Göğsünde karnında ve sırtında pire ısırığına benzeyen kırmızı lekeler belirir. Bu günler içinde tansiyon düşer, nabız da yavaşlar. Hastalığın üçüncü haftasında karın gerginleşir ve şişer. Dışkı ise yumuşaklaşır, bağırsak kanamaları görülebilir. Bademcikler iltihaplanmış, hasta zayıflamıştır. Üçüncü haftanın sonlarından itibaren, ateş düşmeye ve diğer belirtiler kaybolmaya başlar.Tifo kalbi, beyni, böbrekleri, akciğerleri, karaciğeri, göz ve kulak sinirlerini etkiler. Bu nedenle iyi tedavi şarttır.Hastaya süt, yoğurt, ayran, hoşaf, meyva suları, limonata, portakal suyu, yumurta sarısı, yumurtalı çorbalar, iki kere çekilmiş etten yapılmış köfteler, sebze ve meyve püreleri verilir. Çok su içirilir.
Tanımı:Deride yer yer küme durumundaki birtakım kabartılar ve kızartılarla kendini gösteren bir deri hastalığıdır.Nedenleri:Derinin alerjik bir reaksiyonudur.Öneriler:Bir su bardağı kaynar suyun içine ince kıyılmış bir çay kaşığı sarı ballıbaba katılıp demlenmesi için kısa bir süre beklendikten sonra süzülüp öğleden önce yudumlanarak içilir.Bir miktar taze saçkıran otu yıkanıp, temizlendikten sonra nemli halde mikserden geçirilip bir tülbent yardımıyla sıkılıp elde edilen özsuyu söz konusu hastalıkla bölgenin üzerine sürülerek kullanılır.Bir kova dolusu (5 lt.) soğuk suyun içine iki avuç atkuyruğu katılıp on iki saat bekletildikten sonra kaynatılarak, süzülüp banyo suyunun içine katılır ve yirmi dakika boyunca banyo suyuna yatılır.Gün içinde aralıklarla on adet kadar aslandişi (saplan) yenir. Saplar çiçekleri ile birlikte yıkandıktan sonra çiçekler koparılır ve saplar yavaş yavaş çiğnenerek yenir.Bir miktar taze ardıç yaprağı yıkanıp, temizlendikten sonra nemli halde mikserden geçirilip bir tülbent yardımıyla sıkılıp elde edilen özsuyu ile havanda dövülerek toz haline getirilmiş olan bir tatlı kaşığı ardıç tohumu iyice karıştırılıp söz konusu hastalıkla bölgenin üzerine sürülerek kullanılır.Bir miktar taze sinir otu yaprağı yıkanıp, temizlendikten sonra nemli halde mikserden geçirilip bir tülbent yardımıyla sıkılıp elde edilen özsuyu söz konusu hastalıkla bölgenin üzerine sürülerek kullanılır.Bir litre suyun içine bir avuç dulavrat kökü katılıp kaynatılmasının ardından on iki saat bekletilir ve süzülerek kalan su söz konusu hastalıklı bölgenin üzerine sürülerek kullanılır.Bir miktar temizlenmiş aynısefa çiçeği bir şişenin boğazına kadar doldurulur ve üzerine ağzına kadar saf zeytinyağı eklenerek, ağzı sıkıca kapatıldıktan sonra şişe iki hafta boyunca güneş görebileceği veya sıcak bir yerde bekletilir. Gerektiğinde söz konusu hastalıklı bölgenin üzerine sürülerek kullanılır.Bir çay fincanı kaynar suyun içine ince kıyılmış bir çay kaşığı şahtere katılıp demlenmesi için kısa bir süre beklendikten sonra süzülerek sabah kahvaltısından önce yarım kahve fincanı içilir.Bir miktar taze kırlangıç otu yıkanıp, temizlendikten sonra nemli halde mikserden geçirilip bir tülbent yardımıyla sıkılıp elde edilen özsuyu söz konusu hastalıkla bölgenin üzerine sürülerek kullanılır. Bitkinin zehirli olmasından ötürü dikkatli kullanılmasında yarar vardır.Bir parça şap iyice havanda dövüldükten sonra bunu sulu bir merhem haline getirecek kadar saf zeytinyağı ile karıştırıp söz konusu hastalıklı bölgenin üzerine sürülerek kullanılır.Bir miktar taze menekşe yaprağı yıkanıp, temizlendikten sonra nemli halde mikserden geçirilip bir tülbent yardımıyla sıkılıp elde edilen özsuyu söz konusu hastalıkla bölgenin üzerine sürülerek kullanılır.Bir miktar taze şakayık çiçeği yıkanıp, temizlendikten sonra nemli halde mikserden geçirilip bir tülbent yardımıyla sıkılıp elde edilen özsuyu söz konusu hastalıkla bölgenin üzerine sürülerek kullanılır.
Az aydınlık yerlerde, görememek şeklinde ortaya çıkan bir çeşit göz hastalığıdır.
Büyük tansiyonun kişinin yaşına göre yüksek olmasına halk arasında tansiyon yüksekliği, tıp dilinde ise hipertansiyon denir. Bir çok hastalıkta tansiyon yüksekliği görülür. Mesela kalbin sol bölümünün büyümesinde, böbrek hastalıklarında, damar sertliğinde, kan hücrelerinin çoğalmasında, şişmanlıkta ve iç salgı bezleri hastalıklarında kan basıncı artar.Tansiyon yüksekliğinin belirtileri arasında yorgunluk, sinirlilik, çarpıntı, baş dönmesi, uykusuzluk, baş ağrısı vardır.
Büyük tansiyon, 11'den aşağı düştüğü zaman tansiyon düşüklüğü vardır. Bu duruma tıp dilinde hipotansiyon denir.Tansiyon, ateşli hastalıklar sırasında, büyük kanamalardan sonra, iç salgı bezi bozukluklarında veya herhangi bir hastalıktan sonraki iyileşme döneminde düşer. Bazı kadınların aybaşı hallerinde, veya sıcakta fazla ter kaybından sonra veya sinirli kimselerde de tansiyon düştüğü görülür. Devamlı olarak tansiyon düşüklüğü önemli bir hastalığın işareti olabilir.
Şişmanlık, alınan kalori miktarının yakılan kaloriden daha fazla olması sonucu ortaya çıkan bir metabolizma bozukluğudur. Tıp dilinde obesite denir.İstatistiklere göre şişmanların daha çabuk yaşlandıkları, şeker hastalığı, damar sertliği, kalp hastalıkları, karaciğer ve safrakesesi hastalıkları, tansiyon yüksekliği, akciğer hastalıkları, romatizmal hastalıkların tehdidi altında bulundukları belirtilmektedir. Bu nedenle şişmanlıktan kurtulmak için diyet ve beden hareketleri yapmak gerekir.
Bir çeşit kan çıbanıdır. Bu çıban genellikle ense sırt gibi kaba etlerde meydana gelir. Şirpençe birçok çıbanın bir araya gelmesiyle kan toplar: tehlikeli bir çıbandır doktora başvurulmalıdır.
Vücudun şeker yakmasında ortaya çıkan bozukluğun neden olduğu bir hastalıktır. Tıp dilinde diabet denir. Pankreas, kandaki şeker miktarını kontrol eden ve adına insülin denilen bir madde salgılar. Pankreas bu görevini yerine getirmezse, kandaki fazla şeker, karaciğere depo edilir. Aç karnına alınan 100 gram kanda 80 miligram şeker vardır. Bu miktar yemekten 1-2 saat sonra 140 miligrama kadar yükselir. Kandaki şeker miktarı hastalığın durumuna göre aşağıdaki gibi tespit edilir. Şeker durumu açken yemekten 1-2 saat sonra normal kimselerde 80 mg. 140 mg. Orta derecede 130 mg. 190 mg. Ağır derecede 160 mg. 215 mg. 2 çeşit şeker hastalığı vardır.
Anthrax, Bacillus anthracis tarafından oluşturulan septisemik özelikte akut infeksiyöz bir hastalıktır. İnfeksiyon, vücut ısısının yükselmesi, dalağın şişmesi, kanın katran gibi koyu renk alması ve pıhtılaşmaması, deri altı ve subseröz dokularda sero-hemorajik infiltrasyonların oluşması ile karakterize zoonoz bir hastalıktır. Bütün memeli hayvanlarda görülen bulaşıcı bir hastalıktır. Çiftlik hayvanlarından en çok koyun, keçi ve sığırlarda ölüme sebep olur. Yurdumuzun her bölgesinde ve her mevsimde ortaya çıkar. Halk arasında hayvanlarda“dalak veya şarbon”, insanlarda“karaçıban ve kasap çıbanı” olarak bilinmektedir.