Sağlık & Spor Terimleri Sözlüğü
Sinir seyri boyunca hissedilen şiddetli ağrı.
Böbreklerin çalışmasında görülen bir bozukluktan kaynaklanır. Bu durumda idrara protein karışır. Tıp dilinde bright hastalığı da denir. 3 çeşidi vardır. - Akut Nefrit - Müzmin Nefrit - Subakut Nefrit Nefritin bütün çeşitlerinde yatak istirahatı şarttır. Üşütmemeye dikkat etmek ve bele kuşak sarmak da gerekir. Ayrıca çıkan idrar miktarından çok su içilir.
Tıp dilinde halitosis denilen nefes kokusunun nedenleri çeşitlidir. Genellikle aşağıdaki nedenlerden kaynaklanır.Hazımsızlık, geğirme, kokulu yiyecekler, alkol ve bazı ilaçlar.Burun veya sinüs hastalıkları.Çürük dişler, ağız yaraları veya bademcik iltihabı.Kusma veya uzun süreli perhizler.Diğer taraftan şeker hastalığı, kansızlık ve ateşli hastalıklar sırasında da nefes kokusu hissedilir.Her şeyden önce, ağız temizliğine çok dikkat etmek gerekir. Çürük dişler tedavi ettirilmeli, yenilen ve içilen şeylerin kokusuz olmasına dikkat edilmelidir. Her gün temiz havada yürümek de faydalıdır. Kısa sürede geçmeyen nefes kokularında bir doktora başvurmak gerekir.
Tıp dilinde dispne denilen nefes darlığı önemli bir hastalığın belirtisi olabilir. Spor yaptıktan, koştuktan veya yorucu bir iş yaptıktan sonra nefes darlığı normal sayılabilir.
Ancak ortada neden yokken nefes darlığından şikayet etmek mutlaka üzerinde durulması gereken bir konudur. Çünkü kansızlık, kalp hastalıkları, mide hastalıkları, bronşit, tiroid bezinin büyümesi, akciğer hastalıkları, zatürree, astım, zehirlenme, şişmanlık, nefes darlığına neden olabilir.
Nefes darlığından şikayet edenlerin sigarayı kesinlikle bırakmaları, ağır yemekleri de terk etmeleri gerekir.
Daha ziyade el ve ayağın sürekli olarak sürtünmelere uğrayan noktalarında üst derinin kalınlaşması ve sertleşmesi ile meydana gelen ve basılınca ağrı veren sertleşmiş deri tümseğine nasır denir.
Nedeni, nasırlaşan bölgeye yapılan basınç ve sürtmedir. Ayakta görülen nasırlara çoğunlukla sıkı ayakkabılar neden olur.
5 metreden daha uzağı yeteri kadar görememeye miyopluk denir. Nedeni, göz kaslarının yorulmuş ve kuvvetlerini kaybetmiş olmasıdır. İrsi olanları da vardır
Migren dünyada bilinen en eski hastalıklardan biridir. Mısır´da Firavunlar döneminden papirus kalıntılarında baş ağrısı tedavi çizimlerine rastlanmıştır. Hastalık için'yarım baş ağrısı' anlamına gelen latince söylemin değişimiyle MIGREN adı yerleşmiştir. Ülkemizde de yaygın olarak halk tarafından bilinmektedir.' Migren herhalde',' Migrenim tuttu' laflarını her insan duymuştur.Migren, gelip geçici baş ağrısı ile kendini gösteren bir hastalıktır. Baş ağrısı en uzun bir gün sürer. Çoğunlukla 3 - 5 saat devam eder. Ağrının şiddeti kişiden kişiye değişir. Ayni kişide de her ağrı ayni şiddette değildir. Ağrı şiddetli olduğunda bulantı ve kusma ağrıya katılır. Kusmadan sonra ağrıda bir azalma olması migrene ait bir özelliktir. Ağrı genellikle başın bir yarısında başlar ve her tarafına yayılır. Kusmadan sonra ağrı azalmadan sürüyorsa ve başın tek tarafından başlayan ağrı, her ağrı geldiğinde ısrarla aynı tarafta ve yer değiştirmiyorsa bir hekime danışmak gerekir.
Hekim migrene ait olduğu düşünülen ağrının başka bir nedeni olabileceğini araştıracaktır.Baş ağrısı sırasında hastalar parlak ışık ve sesten rahatsızlık duyarlar. Loş ve sessiz bir ortamda yatmak isterler. Ağrı geçtiğinde çoğunlukla uyurlar. Bunu da' ağrım uyuyunca geçiyor.' diye aktarırlar.Migren kadınlarda daha çok görülür. Adet öncesi, adet ve adet sonrası dönemlerde yoğunluk gösterdiği bilinmektedir. Yalnız bu dönemlerde ortaya çıkan tipleri de vardır. Her yaşta başlayabilir.Bebeklerde görülen periyodik kusmaların bile migrenle ilgili olduğu düşünülmektedir. Migren hastası olan kadınların ağrıları menopozdan sonra çok hafifler ya da kaybolur.
Migren ataklarının sıklığı değişkendir. Haftada ikiden çok baş ağrısı söz konusu ise hastanın ağrı gelmesini önleyen tedavi için bir nöroloji doktoruna başvurması önerilir. Migren hastalarının ailelerinde mutlaka migreni olan bir kişi vardır. Hastalar bunu çoğunlukla kabul etmezler illa kendilerindeki ağrıya tıpatıp benzer bir ağrı olmadığını savunurlar. Oysa migren ağrısı kişiden kişiye, şiddeti ve sıklığıyla farklıdır. Migren ailevi geçişli bir hastalıktır.Bazı yiyecekler ve bazı durumlar baş ağrısını davet edebilirler. Uykusuzluk, açlık, mayalı içkiler, eskitilmiş peynirler, kabuklu deniz mahsulleri, konserve yiyecekler ve kuru yemişler ağrıyı tetikleyebilir. Bazı migren hastaları ağrının geleceğini önceden anlarlar. Çoğunluk hastada bu hafif bir ağrı ve durgunluk hissi olarak kendini gösterir. Bazı hastalarda bu öncü belirtiler, parlak ışık çakmaları, yarım görme, bulanık görme şeklindedir.Ağrı bunları izler. Bunlara' öncü belirtili migren' ( Auralı Migren ) diyoruz. Çok nadir hastada da bir beden yarısında güçsüzlük ya da gözde kapanına ve çift görme ile giden migren tipleri de görülür. Bu tipler de' eşliğinde bozukluk gösteren' ( komplike ) migren olarak adlandırılır.Migren iyi huylu bir hastalıktır. Sakatlığa neden olmaz. Ancak iş günü kaybına neden olduğu ve çok kişide görüldüğü için ciddiye alınan bir hastalıktır. Ağrıdan sonra hasta sanki ağrıyı çeken o değilmişçesine sağlıklı ve iyidir. Hastalar ağrıyı hisseder hissetmez alırlarsa ağrı kesici ilaçlarla rahatlarlar. Ağrı çok sık geliyorsa sorumlu migrenden ziyade sık kullanılan ağrı kesici ilaçlardır. Migren hastalarında günlük gerilim baş ağrıları görülmesi de olağandır ve hastalar migren ağrısını diğer baş ağrısından ayırt etmeyi öğrenmelidirler.Hastalara Verilebilecek ÖğütlerMigren tanısını mutlaka doktor koymalıdır. Yakınlarınızın söylemesi ile migren hastası olduğunuza inanmayın.Haftada iki kereden fazla baş ağrısı için ilaç kullanmayın. Ağrı kesicilerin sorunsuz kullanımı ile kimi ilaç böbreğinizi kimisi de karaciğerinizi tedavisi olanaksız şekilde hastalandırabilir.Içinde' ergotamin' olan ilaçları ayda bir kereden daha çok ( doktor vermiş olsa bile ) kullanmayın.Her zamankinden farklı baş ağrısı hissederseniz mutlaka bir nöroloji kliniğine başvurun.
Göğüs kemiğinin arka tarafında hissedilen yanma ile kendini gösterir. Nedeni midede fazla miktarda asit bulunmasıdır.
Midenin iç yüzündeki belirli bir kısmın aşınması sonucu meydana gelen yaraya mideülseri denir. Midenin iç kısmında mukusuüreten hücrelerden oluşan bir tabaka bulunur. Mukus, mideyi mide asitlerinden ve sindirim sıvılarından korur. Bu koruyucu tabaka zarar gördüğü zamanülser ortayaçıkabilir.Sinir bozukluğu, midede asit fazlalığı, zamanında ve iyi tedavi edilmeyen gastrit, mide zafiyeti, karaciğer yetersizliği veya safra azlığı, kalp hastalıkları, sindirilmesi güç yiyeceklerin aşırı derecede kullanılması, haddinden fazla sigara,çay, kahve veya asit yapıcı meşrubat içmek, alkol kullanmak veya bazı ilaçların uzun süre kullanılması mideülserini doğuran nedenler arasındadır.Bulgular:Hastalığın başlangıcında mide ekşimesi ve ağırlık hissi vardır. Hastanın ağzına, sık sık ekşi su gelir. Tat alma duygusu hafiflemiştir, dil paslıdır, hastanın rengi solmuştur. Karnınüst kısmına bastırılınca, acıma hissedilir. Bu belirtiler ortayaçıktıktan sonra; en kısa zamanda tedaviye geçilmezse; yemeklerden 2-3 saat sonra sırta doğru yayılan şiddetli mide ağrıları başgösterir. Baş dönmesi ve terleme de görülür. Bu devrede, kusma ile bir miktar kan da görülebilir.Mideülseri şu sebeplerle ortayaçıkabilir: Mideülserlerinde ençok görülen sebeplerden biri olan Helicobacter pylori (H. pylori) denilen bakterinin bulunması
Midenin iç kısmının mide asitlerine olan dayanıklılığının azalması
Mide asidinin fazlaüretilmesiMideülserleri şu kişilerde daha fazla görülür: Sürekli steorid içermeyen iltihapönleyici ilaçlar alanlarda
Sigara içenlerdeKafein gibi mide asitlerininüretimini fazlalaştıran maddelerülser riskini yukarıçeker ve sancıyı arttırıcı maddeler olarak bilinirler. Stres deülseri tetikleyici bir neden olarak düşünülmektedir fakat etkisi henüz ispatlanmamıştırTedavi:Tedavilerin amacı ağrıyı azaltmak,ülseri iyileştirmek ve komplikasyonlarıönlemektir. Tedaviülserin tekrar nüksetmesini engeller. Tedaviülserin tekrar nüksetmesini de engeller.Eğer belirtiler ciddiyse ya da kanama gibiönemli komplikasyonlar varsa tedavinin ilk aşamasında hastanede kalmanız gerekebilir.Doktorunuz size tavsiye edeceği ilaçları kullanmanız gereklidir.Antasitlerin, kullanıldıktan bir süre sonra, yan etkileri olabilir. Doktorunuzun tavsiyelerini dikkatle takip edin ve problemlerinizi en kısa zamanda ona iletin
Bazen yeniülserleri engellemek için ilaç alınabilir.
1-2 hafta süreyle antibiyotik kullanmanız gerekebilir. Asidi azaltmak için 6 hafta süreyle ilaç alabilirsiniz. Yeniülserlerin ortayaçıkmasını engellemek için aylarca ilaç kullanmanız da gerekebilir fakat ilaç almadanönce mutlaka doktorunuza danışınızÖneriler:Tedavi süresince istirahat edin
Yemeklerinizi, her gün belirli saatlerde yiyin
Bağırsaklarınızın düzenli bir şekildeçalışmasını sağlayın
Sigara,çay, kahve ve alkolü bırakın
Diş sağlığınaönem verin
Süt ve sütlü yiyecekler, yumurta, kızarmış ekmek, tereyağı, pelte ve haşlanmış balık, sebze püreleri ve patates yemeğini sofranızdan eksik etmeyin.
.Midenin besinleri gereği gibi ve normal sürede hazmedememesine mide tembelliği bir başka ifadeyle mide zafiyeti denir. Nedeni, midede asit fazlalığı, mide kaslarının zayıflamış olması veya midenin hazım için gerekli olan salgıyı yapamamasıdır
Lumbago (bel ağrısı) hayatlarının herhangi bir dönemine 5 kişiden 4'ünü etkilemektedir. Vakaların çoğunda bel ağrısı birkaç gün ila birkaç hafta arasında iyileşmektedir, ancak bazı durumlarda daha uzun süreli olup tekrar etme olasılığı vardır. Bel ağrısı ani olarak ortaya çıkıp çok şiddetli olabilir veya zaman içinde gelişerek uzun süreli kronik sorunlara dönüşebilir.Bel bölgesinin kompleks yapısına bağlı olarak, küçük miktarlardaki hasarlar bile çok fazla ağrı ve huzursuzluğa neden olabilir. Bel ağrısının ortaya çıkması, eklem bağı, kas, tendon veya disklerde baskı veya hasar meydana geldiğinin göstergesidir.Çoğunlukla bel ağrıları kendiliğinden iyileşmekle beraber, şiddetli ve geçmeyen durumlarda mutlaka doğru teşhis ve tedavi için bir hekime başvurulmalıdır.
Halk arasında kan kanseri denilir. Kandaki alyuvarların aşırı derecede çoğalması sonucu meydana gelir.Tanı
Bazı loğusalarda görülen ciddi bir hastalıktır. Halk arasında albastı denir. Nedeni, üreme organı yollarında iltihaplanma, doğum esnasında temizliğe yeteri kadar önem verilmemesi veya idrar yollarının iltihaplanması olabilir.Doğumdan 3 veya 7 gün sonra ateş yükselir. Karnın alt bölümünde yumuşaklık hissedilir. Akıntı fazlalaşır ve loğusa genel bitkinlikten şikayet eder. Doktora başvurmak gerekir.
Kendine has bir deri döküntüsü ve boğaz ağrısı ile ortaya çıkan bulaşıcı bir hastalıktır. Tıp dilinde scarlatina denir. Nedeni, bademciklere yerleşen bir çeşit mikroptur.Hastalık aniden ortaya çıkan baş ağrısı, titreme, boğaz yanması, bulantı, ve havale ile başlar. Ateş yükselir. Nabız hızlanır ve bademcikler de şişer.Bu belirtilerin ortaya çıkmasından çok kısa bir süre sonra, ağız çevresi hariç vücudun diğer yerlerinde kırmızı lekeler belirir. Dilin üstü de beyaz bir tabakayla kaplanır. Bu tabaka 3 gün sonra kalkar ve dil ağaç çileği görünümünü alır. Hastalık en fazla 6 hafta içinde geçer.Bulaşmayı önlemek amacıyla, hastanın odası ayrılır. Başkaları ile görüşmesi engellenir. Odası sık sık havalandırılır. Sulu ve sindirilmesi kolay yiyecekler verilir. İyi tedavi edilmezse böbrek iltihabına neden olabilir.
Deri döküntüleri, hafif ateş ve hafif nezle ile ortaya çıkan Alman kızamığı da denilen bulaşıcı bir hastalıktır. Tıp dilinde, rubella denir. Daha ziyade çocuklarda görülür. Ancak, hamile kadınların da, gebeliğin ilk üç ayı içinde kızamıkçık olma ihtimali vardır.
Bu durumda, ana rahmindeki cenin de etkilenir.Hastalık, havadaki zerreciklerle bulaşır. Kuluçka devresi, çoğunlukla 17 gündür. Hastanın vücudunda pembe, düz lekeler görülür. Bazen boynun arka tarafındaki bezler de şişer.
Tedavi için kullanılacak özel bir ilaç yoktur. Hastalık genellikle 4 gün içinde geçer. Bu süre içinde hastanın odasını ayırmak ve sağlam kimselerle görüştürmek gerekir. Kesin istirahat da şarttır