Sağlık & Spor Terimleri Sözlüğü
Her bir hareketin sadece 1 set yapılması esasına dayanır. 8 hareketlik bir antrenman programı uygulanıyorsa, 8 setlik bir çalışma yapılıyor demektir.
Uygulanan antrenman programında, kaldırılan ağırlık artarken, tekrar sayısının azalması şeklinde uygulanır.
Zayıf olan kas gruplarını antrenman programının başlangıcında çalıştırarak, yorgunluk başlamadan dinlenik bir halde iken çalıştırılması esasına dayanır. Örneğin, triceps kası diğer kaslarına oranla daha zayıf kalan bir kişi, antrenmanın başında önce triceps çalıştırır, sonra diğer kas gruplarını çalıştırmaya devam eder.
Sadece hedeflenen kasın çalıştırılmasına dayanan sistemdir. Örneğin bir göğüs antrenmanında, sadece göğüs kaslarının aktif alarak çalıştırılması, diğer kasların minimum derecede harekete dahil edilmesi şeklinde çalışmaları içermektedir.
Bu sistemde setler sırasında, ağırlıklar arttıkça, tekrar ve set sayıları da artar. Kaslar üzerinde maksimum şiddet hedeflenmektedir.
Vücudun belirli bir atletik etkinliğe ulaşmasını sağlayan hareketlerin bütünü.
Bağışan ya da Antikor, çok hücreli hayvansal organizmaların bağışıklık sistemi tarafından; kendi organizmalarına ait olmayan organik yapılara karşı geliştirilen glikoproteinin yapısındaki moleküllerdir.Bu moleküller organizmayı yabancı moleküllerin yol açması muhtemel zarar verici etkilere karşı erkenden uyararak koruyuculuk sağlarlar.
Tıpta, genel anlamda normalin dışında kalan her türlü durumu belirtmek için kullanılan terim.
Tıp dilinde anemi denilen kansızlık, kandaki kırmızı hücrelerin veya hemoglobin denilen kırmızı maddelerin ya da her ikisinin de azalmasıdır.En sık rastlanılan anemi türleriDemir Eksikliğine Bağlı AnemiVücudun yeni hemoglobin oksijen taşıyan kırmızı hücrelerdeki proteini yaratabilmesi için demire ihtiyacı vardır. Eksik demir alımı demir eksikliğine bağlı anemiye neden olur. Demir eksikliğine bağlı anemilerin neredeyse çok önemli kısmı bazı kronik kanamaların sonucunda meydana gelir. Örneğin; burun kanamaları, basur, mide ya da bağırsak ülseri, polip, gastroenterital kanser ve aşırı adet kanamaları gibi... Vücut bu aşırı kanamalar sırasında yüklü miktarda demir kaybeder. Daha az görülebilen demir eksikliğine bağlı anemi demiri emme yeterli mide asiti olmayan daha yaşlı insanlarda da gelişebilir.Demire bağlı aneminin kendine özel bulguları. Yiyecek dışındaki şeylere istek. örneğin; toprak, buz, kireç taşı, nişasta gibi..
. Ağız kenarında ve tırnaklarda çatlaklar
. Tırnaklarda biçimsizlik; kaşık biçimini almaları gibi..
. Tahriş olmuş dilSağ taraftaki resimde demir eksikliğinin uygun hemoglobin üretimini engellediğini görüyoruz. Hücreler renksiz ve normalden daha küçük görünüyorlar.Aplastik AnemiBu aneminin en ciddi olanlarındandır. Bu ciddi hastalıkta, vücudun kemik ilikleri kırmızı, beyaz gibi kan hücrelerinden yeterli miktarda üretemez. Aplastik aneminin yarıya yakının nedeni bilinemez. Bilinen nedenler kalıtsal kusurlardan radyosyana ve zehirli kimyasal maddelere ya da bazı belirli ilaçların etkisine kadar bir alanda yer almaktadırlar. Bazı virüsler ve kanserler de bu hastalığın altında yatan nedenlerden sayılabilir.Aplastik aneminin kendine özel bulguları. Sıkça oluşan enfeksiyonlar
. Deri altında görülen kan lekeleri
. Travma olmaksızın oluşan bere ya da çürükler
. Kendiliğinden oluşan burun, ağız, rektum, vajina ve dişeti kanamaları
. Ağız, gırtlak, rektumla ilgili ülserlerFolik Asit Eksikliğine Bağlı AnemiVücudun yeterli kırmızı hücreleri yaratmak için folik aside ihtiyacı vardır. Folik asit olmaksızın kırmızı kan hücre üretimi düşer ve anemi ile sonuçlanır. Bu tür anemiler özellikle alkoliklerde çok sık görülür çünkü alkol folik asitin emilimini ve metabolizmasını engeller. Diğer nedenler bağırsak hastalıkları, kötü emilim hastalıkları, ağızdan alınan gebelikten korunma hapları, kanser için alınan çeşitli ilaçlar ve epilepsi.
Yandaki resimde vitamin B-12 yada folik asit eksikliğinin normal olgunlaşmayı engellediğini görüyoruz. Sonuç: genişleyen hücreler ( megaloblastik anemi )Folik Asit eksikliğine bağlı aneminin kendine özgü bulgularıBu tür anemiler genişleyen kırmızı kan hücreleri ile karakterize edilirler ve aşağıdaki unsurlarla sonuçlanırlar:. İshal
. Depresyon
. Şişmiş ve kırmızı bir dilHemolitik AnemiÇok sık rastlanmayan türden olan bu anemi vücudun doğal artık toplama metabolizması vakitsizce kırmızı kan hücrelerini yok ettiğinde sonuçlanır. Sonuç olarak, kemik iliği yeni kırmızı kan hücrelerini normalden 10 kat daha fazla üreterek bunu telafi etmeye çalışır. Bu yeni hücreler küçük ya da şekilsiz, vücut dokularına oksijeni taşımakta yetersiz olan hücrelerdir. Hemolitic aneminin nedenleri, dalağın genişlemesinden bağışıklık hastalıklarına, hemoglobin molekülleri ya da zar yapısının bozukluklarından kalan sorunlara kadar pek çok nedenle açıklanabilir.(Orak hücre anemisi anormal hemoglobin molekülleri nedeniyle hemolitik aneminin bir türü olarak kabul edilir.) Hemolitik anemi; Zamanından önce gelişen hücrelerin ömrü kısa oluyor. Hücrelerin normal büyüklüğe erişmesini engelliyor ve üretimini azaltıyor.Hemolitik Aneminin kendine özgü bulgularıHemolitik anemi çok sayıdaki kırmızı kan hücrelerinin kısa bir sürede yok olmasıyla oluşan hemolitik krizlerin bir işareti olarak kabul edilebilir. Bu tür krizler aşağıdaki şekildedir:. Ateş
. Sırt ve mide ağrısı
. Titremeler
. Baş dönmesi
. Kan basıncındaki önemli bir düşüş
. Sarılık ve idrarda koyulaşma
. Dalağın genişlemesinden kaynaklanan anormal ağrıKötücül Anemi (Pernicious anemia)Vitamin B-12 eksikliği anemisi: B-12 vitaminin emilimi için mide B-12 asıl faktörü denilen bir maddeyi salgılaması gerekir. Bu temel faktörün eksikliği bu nedenle vitamin B-12 eksikliğine neden olur. Kemik iliğinin kırmızı kan hücrelerini üretebilmesi için B-12 vitaminine ihtiyacı olduğundan, yetersiz miktar anemiye neden olur. Bu tarz anemiler genelikle hayvan ürünlerini yemeyen vejetaryanlarda görülür.Kötücül aneminin kendine özgü bulguları
Bu tarz bir anemi genişleyen kırmızı kan hücreleriyle (macrocytic anemia) karakterize edilir ve sonuçları. Eller ve ayaklarda ürperme
. Bacaklarda, ayaklarda ve ellerde ve spastik hareketlerde duyum kaybı
. Sarı ve mavi renklerle ilgili olarak renk körlüğü türü
. Şişmiş, ağrıyan ve yanan bir dil
. Kilo kaybı
. Kararmış cilt
. İshal
. Düzensizlik
. Depresyon
. Entellektüel fonksiyonların azalmasıOrak -Hücre Anemisi (sickle-cell anemia)Afrikalı Amerikalılarda ayrıcalıklı olarak görülen bir tür ırsi hemolitik anemidir. Bu hastalıkta, kırmızı kan hücreleri hücrelerdeki oksijeni azaltan anormal hemoglobin formunu içerir. Sonuç olarak, hilal ya da orak şeklini alırlar ve dalak, böbrek, beyin, kemikler ve diğer organların kan damarlarından rahatça akamazlar. Bu, organlara zarar veren engeller yaratmakla kalmazlar ayrıca hilal şekilleri ile kırıcı ve dokulara oksijeni taşıyamama durumları söz konusu olur. Sonuç anemidir.Orak hücre anemisinin kendine özgü bulgularıHemolitik anemi türü olan bu anemi kandaki oksijen miktarını azaltan aşağıda belirtilen aktiviteleri takip eden krizlerle göze çarpar.. Enerjik egzersizler
. Yüksek rakımlı yerler
. HastalıkAneminin aniden kötüleşmesi ağrı, ateş ve nefessizlik bu krizleri işaret eder. Anormal ağrı çok şiddetlidir. Bu krizleri geçiren çocuklar çok şiddetli göğüs ağrısı çekerler.
Vücudun uygulanan fiziksel aktiviteye, etkinliğe, değişime kendini alıştırabilmesi için gösterdiği uyum süreci. Bu süre ortalama 21 gündür. Kişiden kişiye değişiklik gösterebilmektedir. Sportif faaliyetler yaparken, değişimler kişinin ANATOMİK ADAPTASYON süreci göz önünde bulundurularak yapılmalıdır.
Organizmanın oksijensiz kalmasına rağmen enerji üretebilme gücüne denir.
Karbonhidratların oksijensiz ortamda parçalanması ile ilgili reaksiyonları kapsar. Lipitlerin ve proteinlerin anaerobik metabolizması yoktur. Laktasit sistem için sadece karbonhidratlar parçalanır ve enerji verirler.
Düşük şiddetli egzersizde kan laktik asit miktarı dinlenik konsantrasyona benzerdir ve önemli ölçüde değişmez. Şiddet arttıkça laktik asit konsantrasyonu artar. Egzersizin belirli bir şiddetinden sonra laktik asit konsantrasyonundaki artış, egzersizin şiddetindeki artıştan daha fazla olur. İşte bu noktaya kişinin Anaerobik Eşik Noktası denir. Fizyolojik olarak bu nokta 4mm laktik asit konsantrasyonuna karşılık gelir. 4mm laktat konsantrasyonuna karşılık gelen koşu hızı ne kadar yüksekse, sporcunun dayanıklılığının o kadar iyi olduğu söylenir. Anaerobik eşik noktasına karşılık gelen oksijen tüketimi, maksimum oksijen tüketimine oranlandığında, anaerobik eşiğin % maksimum oksijen tüketimi değeri elde edilir. Sporcunun % maksimum oksijen tüketimi değeri ne kadar yüksekse, bu durum o sporcunun maksimum oksijen tüketiminin o kadarlık yüzdesini anaerobik çalışmaya girmeden kullanabildiğini gösterir.Spor yapmayan bireylerde maksimum oksijen tüketimi % 55 - 60'a karşılık gelirken, iyi antrene olmuş dayanıklılık sporcularında bu değer % 80 - 85'e karşılık gelir. Anaerobik eşik antrenmanlarla % 40 - 45 geliştirilebilir. Anaerobik eşik noktasındaki koşu hızıyla, örneğin; maratonla koşu temposu arasında yakın ilişki vardır. Dolayısıyla bireyin anaerobik eşik noktasının saptanması onun dayanıklılık performansı hakkında önemli bilgiler verir. 4mmol laktik asit konsantrasyonuna karşılık gelen koşu hızının antrenmanla artması, maksimum oksijen tüketimi değişmese bile dayanıklılığın geliştiği anlamına gelir.
Dayanıklılık antrenmanları sonucunda maksimum oksijen tüketiminde bir sınıra ulaşılmasına rağmen, dayanıklılık performansının geliştiği gözlenmiştir. Üst düzey antrenmanlarda, antrenmanın devamında maksimum antrenman tüketiminde önemli bir değişim gözlenmemesine rağmen, dayanıklılık performansında artış göstermesi dayanıklılığın maksimum oksijen tüketiminin dışındaki faktörlerce etkilendiğini göstermektedir. Bu faktöre Anaerobik Eşik denilmektedir. Anaerobik eşik maksimum oksijen tüketiminden daha önemli bir dayanıklılık kriteridir. Bir başka değişle, dayanıklılık performansını etkileyen maksimum oksijen tüketiminden çok anaerobik eşiktir. Anaerobik eşik ilk defa 1964 yılında kalp hastalarında tanımlanmıştır. Bu kavram egzersizde, enerji üretim sürecinde, ATP üretiminde anaerobik metabolizmanın hızla arttığı ve baskın enerji yolu haline geldiği iş yükü veya oksijen tüketim değeri olarak tanımlanmaktadır.Kalp hastalarında egzersizde oksijen tüketimindeki artışa karşılık solunum değişim oranınında arttığı ancak belirli bir egzersiz şiddetinden sonra solunum değişim oranındaki artışın oksijen tüketimindeki artıştan daha fazla olduğu gözlenmiştir. Bu nokta ilk olarak Solunumsal Eşik olarak adlandırılmıştır.Daha sonra bu noktanın kas ve kanda anaerobik metabolizmadaki artışa bağlı olarak laktik asit konsantrasyonunu hızla artırdığı nokta olduğu saptanmıştır. Daha sonra Solunumsa Eşik noktası Anaerobik Eşik olarak tanımlanmıştır.