Sağlık & Spor Terimleri Sözlüğü
Boynun yan bölgesinde yer alan çizgili kaslar.
Bu terim sıklıkla serumda Romatoid Faktör (romatoid artrit için) testinin negatif olduğu romatizmal olmayan inflamatuvar eklem hastalıklarını tanımlar. Aslında belli ortak klinik özellikleri bulunan bir inflamatuvar hastalık grubundaki herhangi bir hastalığı ifade eder: Ankilozan spondilit, Reiter hastalığı, reaktif artrit, psöriyatik artrit ve spondilit, ülseratif kolit ve artrit, Crohn hastalığı ve artrit, uveit, HLA-B27 ile bağlantılı periferik artrit ve diğer muhtemel durumlar. Bkz. Spondartrit.
Erişkin insanın çocuğa cinsel tacizde bulunması. Erişkin insanın çocukla cinsel ilişkide bulunması.
Brakiyal pleksus (kol sinir ağı) ve köprücükaltı atardamarın birinci kaburga karşısında baskıya uğraması ve gerilmesi sonucu kollarda damarsal ve sinirsel bozukluğun belirdiği sendrom.
Kanda antijenler ile antikorlar arasında olası tanı ve tedavi uygulamaları sonucunda ortaya çıkan bağışıklık reaksiyonlannı inceleyen disiplin.
Psikanalizde bir cinsel dürtünün amacından ve cinsel nesnesinden uzaklaşarak yüceltilen amaç ve nesnelere yönelmesi.
Antijen ile antikor arasındaki tepkimeyi belirleyerek tanı koyma yöntemi.
Gerçeklikten ve olaylardan kaynaklanan algılan kişinin bireysel deneyimleri ile referans şemalarının temelinde yorumlama eğilimi.
Kuru göz""de denilen bu hastalık, genellikle diğer romatizmal hastalıklarla birlikte görülür: Romatoid artrit, sistemik lupus eritematosus, skleroderma gibi
Çeşitli hastalıklara bağlı olarak bozulmuş herhangi bir anatomik yapının yeniden düzenlenmesi için uygulanan bir cerrahi yöntem.
Güçlü bir su içme isteğiyle birlikte sıvı alma gereksinimini belirten duygu.
Ayak ve bacakların duyu ve hareket sinirlerinin bir araya gelmesiyle oluşan, vücuttaki en kalın sinir. Bir dizi kök olarak omuriliğin tabınından çıkar ve pelvisten geçerek uyluğun arkasından devam eder.
Kısa sürede ve değişen aralıklarla birbiri ardına röntgen filmlerinin çekildiği radyolojik tanı yöntemi.
Yeni doğanlarda veya RDS gelişme riski yüksek olanlarda kullanılan bir ilaçtır. Sürfaktan yetişkinlerde ve normal bebeklerin akciğerlerinde bulunan sabunsu bir maddedir. Akciğer fonksiyonuna yardımcı olur. Sürfaktan olmadan, hava kesecikleri çocuk nefesini verdiği zaman yapışma eğilimi gösterirler. Akciğerlerde sürfaktan üretimi hamilelik 34-36. haftaya ulaşmadan yeterli seviyeye ulaşamaz. Prematüre yeni doğanlar çoğunlukla yeterli sürfaktan üretemez, dolayısıyla ciddi nefes alma problemleri oluşur.