Sağlık & Spor Terimleri Sözlüğü
Ayak şişmesi; uzun süre ayakta durma, dolaşım sisteminin yetersiz olması, gebelik, uzun süre hareketsiz kalma veya incinme, burkulma sonucu ortaya çıkar.Ayak şişmesinin birden fazla sebebi vardır. Uzun bir yürüyüş, yorucu tempoda iş, sıcak havlar, yüksek tansiyon, hamilelik, damar tıkanıklığı, kalp rahatsızlıkları, ayak bileğinde artrit, ani burkulmalar ve bunlara benzer birçok faktör ayak şişmelerine neden olabilmektedir.
Aslında ayak şişmesinin nedenini anlamak için mutlaka doktora gidilmelidir. Ara sıra oluşan ayak şişmesi durumlarını iyi takip etmek gerekir. Acaba ayak şişmesi yorgunluk, burkulma, hamilelik gibi olağan sebeplerle mi gerçekleşiyor. Yoksa olağan üstü bir durumu var?
Olağan bir durum yoksa ve ayak şişmesi gerçekleşiyorsa durumu anlamaya çalışmanın yanında diğer belirtilere de dikkat etmek gerekiyor.Yüksek tansiyon:Yüksek tansiyon aslında damar kılcalları üzerinde ve dolayısıyla böbreklerde soruna neden olur bu sorunlar vücuttan fazlalık sıvıların idrar yoluyla atılamamasına ve en sonunda da ayaklara vuran şişmelere neden olur. Son zamanlarda meydana gelen ayak şişmelerine kalp çarpıntıları da eklenmişse hastanelerin kardiyoloji bölümüne görünmenizde fayda vardır.Artrit nedeniyle ayak şişmesi:Artrit eklem iltihaplanması demektir. Eklem iltihaplanması ayaklarda bileklerden başlayan şişliklere neden olur. Özellikle ayağın yere basmasıyla artan ani ve keskin ağrılarla kendini gösterir. Hastanelerin ortopedi bölümleri bu türlü vakalara bakmaktadır.Damar tıkanıklığı:Bacaklarda seyreden damarların tıkanması kanın ayaklarda birikmesine ve bunun sonucun da ayak şişmesi durumuna neden olmaktadır. Bu duruma dikkat etmeniz çok önemlidir. Bacak damarlarınızda şişmelerle birlikte seyreden ayak şişmesi damar hastalıklarına işaret etmektedir. Hastanelerin kalp damar hastalıkları bölümü bu tür vakalara bakmaktadır.Hamilelik nedeniyle ayak şişmesi.Hamile insanların vücutları daha fazla sıvı üretir. Bu sıvının bebek için hayati önemi vardır. Aslında hamilelerde ayak şişmesi hamile insanlardaki uterusun damarlara baskı yapmasından kaynaklanmaktadır. Uzanarak şişliğin yok olmasını sağlayabilirsiniz. Bu tamamen normal bir durumdur.Burkulma nedeniyle ayak şişmesi:
Bu durumda eklem yerlerindeki dokular zedelenir ve etrafına dokular arası sıvı toplamaya başlar sonuç ta ayak şişmesi meydana gelir. Yapacağınız en iyi şey soğuk uygulamaktır. Soğuk bir miktar buzun bir beze sarılarak ayaklar ve ya bilekler üzerinde gezdirilmesiyle uygulanabilir. Soğuk ayak damarlarında büzülmeye ve damardan sızan sıvıların azalmasına neden olur.
Ayakların normalden fazla terlemesi genellikle ter bezlerinin aşırı derecede çalışmasından kaynaklanır.Diğer taraftan, kalın çorap giymek, ateşli bir hastalık veya normal vücut sıcaklığının düşmesi de ayak terlemesine neden olabilir.
Ayak derisindeki ter bezleri ve kıl keselerinin mikroplanması sonucu ortaya çıkar. Çıban yerinde, ilk önce sert ve kırmızı bir kabartı belirir. Ağrı vardır. Sonra iltihaplanır. Çıbanı sıkmamak gerekir.
Ayak ağrıları; çoğunlukla yorgunluk, bağ yerlerinin burkulması, fazla kilo almak veya bazı hastalıklardan kaynaklanabilir.Önemli bir hastalıktan kaynaklanmayan ağrılarda yapılacak masaj ve dinlenme çok faydalı olur.
Vücut sıcaklığının yükselmesine ateş denir.Vücut sıcaklığı bedenin her yerinde aynı değildir. Örneğin; termometre ağıza konulduğunda görülen ısı, koltuk altına konulduğunda gösterdiği ısıdan 0,5 derece daha düşüktür. Diğer taraftan, vücut ısısı gün boyunca da 0,5 derece oynar. Sabahın erken saatlerinde ısı düşük, akşam saatlerinde yüksektir.Vücut ısısı 36,2 - 37,5 arasında ise normaldir. Ateşle birlikte; üşütme, titreme, baş ağrısı, bunalma, huzursuzluk, vücut kırgınlığı, iştahsızlık, kabızlık, sayıklama, havale veya koyu renkli idrar çıkarmada görülebilir.Ateşin nedeni, genellikle soğuk algınlığı, grip, bademcik iltihabı, boğaz ağrısı, bronşit, sinüzit, kulak iltihabı, bağırsak iltihabı veya böbrek hastalıklarından biri olabilir. Bu nedenle tedaviden önce nedeni tespit etmek gerekir.
Astım, hava yollarının kronik inflamatuvar hastalığıdır. Yani soluk yolu boyunca meydana gelmiş kalıcı bir iltihap söz konusudur.BelirtilerAkciğerlerinizde bulunan hava yollarının etrafındaki kaslar beraberce kasılır veya daralır. Bu daralmaya genel olarak'bronkokonstriksiyon' denir ve akciğerlerinizin nefes alıp vermesini zorlaştırabilir.Astım hastasıysanız, akciğerlerinizde bulunan hava yollarınız genelde şişlik ve rahatsızdır. Nöbet başladığı zaman daha da şişer ve rahatsızlanır. Doktorunuz bu şişme ve rahatsızlıktan'iltihaplanma' olarak bahsedebilir. İltihaplanma, ciğerlerinizden alıp verebildiğiniz hava miktarında azalmaya sebep olabilir.Daralma ve iltihaplanma; hırıltılı solunum, öksürük, göğüs darlığı ve nefes darlığı gibi semptomlara yol açabilir. Ayrıca, tedavi edilmediği takdirde, astım uzun vadede akciğer işlevlerinin kaybına da sebep olabilmektedir.Astımınız kontrol altında olmadığı zamanlarda neler yaşıyorsunuz? Nefes alırken ötme sesi mi çıkarıyorsunuz? Göğsünüzde darlık mı hissediyorsunuz? Çoğu astımlı hasta aşağıdaki klasik semptomların bir veya daha çoğunu yaşar: Ötme Sesi - Nefes verirken çıkan ıslığa benzer ses.
Öksürük - Bir türlü kesilmeyen ve geceleri başlayan veya daha da kötüleşen bir öksürük
Göğüs Darlığı - Göğsünüzün çevresi halatla sıkılıyormuş gibi bir his
Nefes Darlığı - İncecik bir kamıştan nefes almaya çalışıyormuş, hatta hiç nefes alamıyormuş gibi bir his. Özellikle nefes vermekte zorluk.
Yukarıda sayılan semptomlar doktorunuzun önerdiği tedavi planına uymadığınız (hatta bazen uyduğunuzda bile) durumlarda oluşabilir.Astımın temel gerçeği şudur: Astım hiç yakanızı bırakmayan sessiz ve sinsi bir rahatsızlık olabilir. Semptomlarınız olmadığı zamanlarda bile hava yollarınız daralmış ve iltihaplı olabilir. Bu yüzden de kendinizi iyi hissediyor olsanız bile astımı sürekli olarak kontrol altında tutmak büyük önem taşır. Tedavi edilmediği durumlarda, astımın uzun vadede akciğer işlevi kaybına yol açtığını gösteren kanıtların sayısı artmaktadır.Tetik çeken faktörler şunlardır: Allerjenler
Solunum yolu infeksiyonları
Ev içi hava kirliliği (pasif sigara içiciliği, kızartma kokuları, cila, parfüm, saç spreyi, insektisidler, deterjan, çamaşır suyu, temizlik malzemeleri, deodorant, sprey kokuları)
Dış ortam hava kirliliği (kükürt dioksit, tozlar, ozon, egzoz gazları, polen, mantar sporları)
Bazı hava koşulları (rüzgar, fırtına)
Egzersiz ve hipervantilasyon
Bazı gıdalar ve katkı maddeleri
Bazı ilaçlar
Emosyonel faktörler (ağlamak vs.)TanıAkciğer Grafisi: Doktorunuz önce diğer hastalıkların olmadığından emin olmak için bir akciğer röntgeni isteyecektir.
Spirometri: Akciğerlerin işlevlerindeki bozuklukları ortaya çıkaran ve sık yapılan bir ölçümdür.
PEF takibi: Pefmetre adı verilen cihazla hastanın evde kendi yapacağı ölçümlerle yapılan tanı yöntemidir.Provokasyon Testleri: Solunum yollarındaki aşırı duyarlılığı gösteren testlerdir.TedaviAstım tedavisinde ilk yapılacak olan sigaradan ve alerjiye neden olan faktörlerden uzak durmaktır. Ev akarlarına karşı evde nemin azaltılması, halıların ve tüylü oyuncakların kaldırılması, ahşap veya deri mobilya kullanılması tavsiye edilir. Astım kronik bir hastalıktır. Dolayısıyla tedavisi ömür boyudur. Astım hastaları hiç şikâyetleri olmasa bile astım ilaçlarını kullanmak zorundadırlar. Aksi takdirde her yeni'akut astım atağında' solunum yollarındaki iltihap daha da artacaktır. Astım ilaçları başlıca iki çeşittir. Hava yolunu genişletenler: Tıkanıklığı giderirler, nefes alıp vermeyi kolaylaştırırlar. İltihap gidericiler: Hava yollarındaki iltihabın artmasına engel olurlar. Ancak iltihabı tamamen geçiremezler.ÖnerilerAstımın tanı ve tedavisin de izlenecek yolun hasta ve ilgili branş doktoru ile planlanması çok önemlidir. Tedaviden en verimli bir şekilde yararlanabilmeniz için astım konusunda bilmeniz gereken ana prensipler; Hastanın Eğitimi
Hastanın Düzenli Takibi
Hastalığın Ağırlığının Saptanması
Tetik Çeken Etkenlerin Uzaklaştırılması
Atak Tedavisi İçin Hastaya Özgü Tedavi Planı
Uzun Süreli Tedavi Planı
Göz yuvarlağıçaplarının düzensiz olması sonucu ortayaçıkan birçeşit göz bozukluğudur. Hasta; noktaları birçizgi halinde görür.
Çoğunlukla doğuştandır. Miyopluk veya hipermetroplukla beraber de görülebilir. Bazı astigmatlar, baş ağrılarından da şikayet ederler.
Tedavi için doktorun vereceği gözlüğü kullanmak gerekir.
Arı; bal ve balmumu yapan fakat, iğnesiyle sokan bir böcektir. Hassas bünyeli kimseleri soktukları zaman,onların şok geçirmelerine neden olabilirler. Eşek arıları ise; bal arılarına nazaran daha tehlikelidir.
Arı sokmasında yapılacak ilk iş; arının iğnesini, ucu yakılmış bir iğne ile çıkarmaktır. Sonra arının soktuğu yerin alt ve üstünden sıkıca boğulur. Üzerine soğuk su dökülür.
Halk arasında it dirseği de denir.Doktorların Hordoleum dedikleri hastalıktır.Göz kapağındaki herhangi bir kılın dibinde; içi dolu bir şişlik meydana gelir.Acı ve zonklama vardır. Arpacıkla, hiçbir şekilde oynamayın, onu sıkmayın!Beslenmenize önem gösterin, üzüntülerinizi bırakıp biraz daha mutlu olmaya bakın.
Anus (şerç); yani sindirim kanalının doğrubağırsak denilen son kısmındaki çıkış deliği veya çevresinde (oturak yerinde) görülen kaşıntıların nedeni çeşitlidir. Bunlar arasında; kılkurtları, sümüksü akıntı, basur, çatlak, ishal veya kabızlık, egzama (mayasıl), sinir bozukluğu veya yeteri kadar temizliğe dikkat edilmemesi sayılabilir.
Anne sütünü artırmak için bol bol sulu gıdalar yemek, üzüntülerden sıyrılıp bir süre dinlenmek faydalıdır.
Entomoeba histolytica ismi verilen amipin yaptığı hastalıktır.Genelde tropikal ve Subtropikal bölgelerde (25 derecenin üzerindeki sıcaklıklarda ve nemli bölgelerde) yaygındır. Her yaşta görülebilir.Amip yiyecek ve içeceklerle bulaşır. Sudaki amip kistleri klorlamaya duyarlıdır. Yüksek ısıda ölürler. Sinekler ve hamam böcekleri de amip kistlerinin taşınmasında rol oynar.
Tıp dilinde Enuresis denir. Altına ve yatağına işeyen çocuklar; genellikle anne ve babasından yeteri kadar sevgi ve ilgi görmeyen çocuklardır. Hastalık, belli bir nedenden kaynaklanmıyorsa; yapılacak iş, çocuğa ihtiyacı olan sevgiyi vermektir; ancak altını ıslatmak, herhangi bir böbrek rahatsızlığı veya şeker hastalığından da kaynaklanabilir. Bu nedenle doktora gitmek gerekir.
İdrarda albümin bulunması. İdrarın bulanık, zaman zaman kanlı olması ve sancı ile çıkması; böbreklerde iltihabın olduğunu gösterir.Hastanın ayakları şişer, şiş yerlere parmakla basıldığında iz kalır. Bu iz hemen kaybolmaz. Albüminüri şüphesi bulunan hastanın idrarı cam hunideki pamuktan süzülür.Deney tüpünün yarısına kadar süzülmüş idrar konur. Üzerine, beşte biri kadar, koyu tuzlu su konur. Çalkalayıp, yukarı kısmı ısıtılır. Tüpteki ısıtılan karışım bulanmazsa bir şey yok demektir.Bir kaç damla asit konup tekrar ısıtıldığında yine bulanmadığı görülür. Isıtıldığında bulanırsa, bir damla asetik asid (sirke ruhu) konur. Bulanıklık tekrar erirse, yirmide bir sulu nitrat asidi (HNO3) damlatılıp ısıtılır.Tekrar bulanırsa, aseto-solübl albümin var demektir. Bulanmazsa, önceki bulanıklığın fosfat olduğu anlaşılır. Asetik asit damlatılınca, bulanıklık erimezse, albümin var demektir.Sağlam insan idrarında da, yorgunluk ve başka sebeplerle albümin bulunabilir. Albümin bulunan kimsenin böbreklerini kontrol etmek lazımdır.Bunun için idrarda silendir ve kan serumunda üre aranır. Ateşli hasta yalnız süt ile idrar söken sıvılar içmelidir. Tuz ve fazla su hastaya verilmez. Zira bunlar böbrekleri yorar. Hastanın ayağındaki şişler inmeden, ateşi düşmeden yemek verilmez. Bunlar kalmayınca önce günde bir litre süt verilir. Sonra muhallebi ve tuzsuz ekmeğe başlanır. Daha sonra patates haşlaması ve sütlaç verilir. Kaynak: Rehber Ansiklopedisi
Genellikle grip, kızamık, boğmaca veya tifo gibi hastalıklar sırasında görülür. Sisli ve soğuk havalarda çok rahatsız olurlar. Hastalığın başlangıcında kuru ve ağrılı öksürük, az yapışkan balgam, sonraları sümüksü cerahatli balgam ile hafif ateş ve halsizlik görülür. Mutlaka tedavi edilmesi gerekir.