Sağlık & Spor Terimleri Sözlüğü
Yaygın gelişimsel bozukluk kendi başına bir tanı ölçütü taşırken diğer taraftan alt başlıklara ayrılmaktadır.Yaygın Gelişimsel Bozuklukların alt grupları ise; otistik bozukluk, rett bozukluğu, asperger bozukluğu, atipikotizm ve çocukluğun dezintigratif bozukluğu' dur. Bunların her biri ayrı bir tanı grubudur ve kendi başına değerlendirilir.
Nabız alınan atardamarda duyulan nabız sayısının azalması.
Dış üreme organlarının görünümü ile gonat tipinin (er-bezi ya da yumurtalık) tam bir uyum içinde bulunmadığı bozukluk.
Yumurtalıklarda üretilen steroit yapısındaki üç hormon; östrojenler, progesteron ve androjenler.
Belirli ruhsal özelliklerin gelişmesine katkıda bulunan kalıtımsal ya da edinilmiş etmen
Bir kemik kırığının kaynamasını sağlayan kallus oluşumunun yetersizliği nedeniyle kırık uçlarının arasının lif-si bağdokuyla dolması sonucunda kemiğin bu bölgesinde normalde bulunmayan bir hareketliliğin ortaya çıkması.
Hemen hemen her kadında hayatının bir döneminde yumurtalıklarında kist saptanabilir. Bu kistler genellikle bulgu vermezler ve tedavi dahi gerektirmezler. Genelde masum olmalarına rağmen halk arasındaçok korkulacak bir hastalık olan over kistleri hep aynı türde değildir.Çok değişik türde hücre barındıran yumurtalık organı dokusu birçok hormonun etkisi altındadır. Bu değişiklik türden hücrelerçeşitli faktörlerin etkisi ile büyüyebilir ve kistleşebilir. Kistlerin içerdikleri hücre türüne bağlı olarak hormon veya benzeri maddeler salgılayabilir.Vücutta bulunan hemen hemen bütün dokularda kist ortayaçıkabilir ancak yumurtalık dışındaki organların kistleriçok dahaçabuk ve kolay belirti verebilir. Bunun nedeni diğer organlarda meydana gelen kistlerin bu organların fonksiyonlarını bozmalarıdır. Yumurtalık kistlerinin bir kısmı da bu şekilde fonksiyon bozukluğu yaratarak belirti verirkençok büyük bir bölümü de ne fonksiyonlarda bir kayba neden olur ne de uzunca bir süre belirti verir.SebepleriEn sık neden hormonsal düzensizliklerdir. Normalde her adet döneminde overler içinde yumurta hücresini taşıyan ve boyutları 3 cm'ye kadar ulaşabilen folikül adını verdiğimiz bir kist oluşur. Sonra bununçatlaması ile yumurta açığaçıkar. Kadın gebe kalmaz ise bu dönemden 14 gün sonra kadın adet görür. Ancak hormonal düzensizliklerde bu yumurta taşıyan kistler yaçatlamaz, ya sabit kalır ya da büyümeye devam ederek bizim basit kist veya folekül kisti dediğimiz kistleri oluştururlar. Geçirilmiş over iltihapları,çok fazla radyasyona maruz kalma da over kistine sebep olabilir.Over kistiözellikle adet gören kadınlarda görülür. Adet dönemi başlamayan genç kızlarda veya menopozdaki kadınlarda nadir görülür. Ailesinde over (yumurtalık) kanseri, rahim kanseri bulunan kadınlar da riskli gruba girer.BelirtilerYumurtalık kistlerini kabaca habis ve selim başlıkları altında incelenebilir. En sık görülen iyi huylu over kistlerdir.Çoğu kez bir şikayet yaratmazlar ve rutin kontroller esnasında fark edilirler. En sık verdikleri belirtiler;
Adet düzensizliği
Karında şişkinlik
Karın ağrısı
Sindirim sistem, bozuklukları
İdrar yolu şikayetleriOver kisti dışında pekçok durum da benzeri şikayetler yarattığından, bu tür yakınmaları olan kişiler genelde durumlarınıönemsemezler.Çok fazla büyümeyen bir over kisti karın boşluğu içerisinde kendine rahatlıkla yer bulabileceği için şişlik yapmaz. Benzer şekilde hormon salgısı yapmayan kistler de adet düzensizliği yaratmaz.Ağrı over kistlerinde nadir olarak görülür. Zaman zaman da iştahsızlık, kilo kaybı, hafifi bulantı gibi sindirim sistemi yakınmaları olabilir.TanıGenelde rutin muayene ya da başka bir sebepten dolayı yapılan muayene ve ultrasonografide saptanırlar. Muayenede hastanın yaşı, kitlenin büyüklüğü, şekli, saf kist ya da solid yapıda oluşu, etrafa yapışık olup olmadığı, hassasiyet olup olmadığı,Önemlidir. Ultrasonografide (USG) saf kist görünümünde olan ve 5-6 santimden küçükçapta olan kistlerin iyi huylu ve fonksiyonel olma olasılığı yüksektir. Ayrıca tanıda hastanın ve kitlenin durumuna göre tomografi, manyetik rezonans hormon tetkikleri ve kanda tümör belirteçleri incelenir ve tedavi için bir karara varılır.Kistin tanısı için muayene ve ultrasonografi yeterli olur. Ancak cinsi hakkında bilgi sahibi olmak için bazı kan testleri gerekebilir. Kanser şüphesinde ileri radyolojik tetkiklere başvurulur. TedaviOver kistinin tedavisi cinsine göre değişir. Sık gözlenen basit kistler için genelde takip tercih edilir. Bu esnada doğum kontrol hapları kullanmak da kistlerin küçülmesine yardımcı olur. Doğum kontrol hapları yumurtalıklarınçalışmasını durdurarak mevcut kistlerin vücut tarafından emilmesine yardımcı olur. İltihabi kistlerde düzenli antibiyotik tedavisi gerekir. Ancak 8-10 cm'yi geçen ya da daha küçük olduğu halde 3-4 aylık takiple de sürekli büyüyen, USG ve kan testlerinde kötü huylu olma ihtimali olan kistlerin ameliyat ile alınması gerekir. Cerrahi girişim, bariz ağrı ve kötü huylu olma şüphesi bulunan vakalara uygulanmalıdır. USG'de büyük kistler,çok odalı kistler ya da kan akımındaki artma kanser işaretidir. Kötü huylu kistlerden şüphelenildiğinde hasta hangi yaşta olursa olsun derhal ameliyat yapılmalıdır. Menopozdan sonra kadınlarda rastlanan kistler dahaönemlidir. Bunların kötü huylu olma olasılığı yüksektir.
Kist tedavi edilmezse daha da büyüyebilir, belli bir büyüklükten sonra yırtılarak karın içine kanama yapıp hastanın hayatını tehlikeye sokabilir. Kötü huylu ise vücuda yayılarak ameliyat edilemez aşamaya gelebilir.
YAŞLANMA VE SAĞLIKDünyada 65 yaş ve üzerindeki insanların sayısı hızla artmaktadır. Son yıllarda tıbbın gelişmesi, bireyin kendine ve yaşamına daha fazla değer vermesiyle birlikte ortalama insan ömrü uzamıştır. Ülkemizde yaşlı nüfusun toplumdaki oranı yaklaşık% 4.5 iken 2030'larda bu oranın%6 olması beklenmektedir. Yaşlılık, yaşam sürecinin; çocukluk, gençlik, erişkinlik gibi doğal bir çağıdır. Yaşlılık dönemi üçe ayrılır:
Genç yaşlılar (65-74 yaş)
Orta yaşlılar (75-84)
İleri derecede yaşlılar (85 yaş ve üzeri)
Yaşlanma; zamanın geçişine bağlı olarak, bireyde görülen anatomik ve fizyolojik değişiklikleri tanımlar. Yaşlanma çok erken dönemlerde, 17-18 yaşlarında başlar. Yaklaşık 35-40'lı yaşlardan itibaren vücutta iş gören hücre grubunda kayıplar başlar. Zaman içinde devam eden bu hücre kayıplarına bağlı olarak hücrelerin yaptığı görevlerde aksamalar görülür.80'li yaşlardan sonra vücut bu kayıplara karşı iç dengesini koruyamaz ve bunun ilerlemesiyle ölüm ortaya çıkar.
Yaşlanmaya bağlı olarak fiziksel aktivitede bazı değişiklikler görülür. Genel olarak kas dokusunda bir azalma olur. Kadınlarda özellikle menopozdan sonraki dönemde yoğun bir şekilde kemik kayıpları ortaya çıkar. Bu kayıplara bağlı olarak boy kısalmaları, omurlarda çökmeler, hatta kırıklar olabilir.
Yaşlanmayla birlikte zihinsel değişiklikler de ortaya çıkar. Algılamada ve yaratıcı yeteneklerde yaşlanmayla birlikte bir azalma, dikkatsizlik ve düşünme hızında yavaşlama görülebilir. Öğrenme yeteneğindeki azalmaya, hareketlerdeki yavaşlama da eşlik edebilir. Yaşlılarda daha önce edinilen bilgiler sağlam kalır ve yeni öğrenilen bilgiler çabuk unutulur.
Demans (bunama) sıklıkla yaşlılarda görülen bir rahatsızlıktır. Hastanın bilinci yerinde olmasına rağmen hafızada zayıflama ve bazı zihinsel yetilerde azalma olur. Kişi çevresinde olanlara ilgisini yitirmeye başlar. Yeni bilgiler öğrenmede ve bunları hatırlamada, konuşma sırasında doğru kelimeleri bulmada, günlük yaşantıya ait sorunları çözmede yavaşlama zamanla belirginleşir. Bellekte zayıflama öncelikle telefon numaralarını, isimleri, yaşanan günlük olayları tam olarak hatırlayamama şeklindedir. Dikkat kolayca dağılır. Çevreyle kurulan ilişkiler sınırlanmaya başlar. Sosyal yetersizlik belirginleştikçe yalnızlık derinleşir. Kişi huzursuz ve kederlidir. Daha kırılgan, öfkeli ya da şüpheci olabilir. Zamanla geçmişe ait anılar da silinmeye başlayabilir.
Alzheimer hastalığı, yaşlılıkla beraber ortaya çıkan ve başta unutkanlık olmak üzere çeşitli zihinsel ve davranışsal bozukluklara yol açan ilerleyici bir beyin hastalığıdır. 65 yaşın üzerinde yaklaşık her 10 kişiden birinde; 85 yaşın üzerinde ise yaklaşık her iki kişiden birinde görülür.
Yaşlılıkta; tansiyon yüksekliği, damar sertliği, şeker hastalığı gibi kronik hastalıklar zihinsel faaliyetlerde azalmaya yol açar. Yaşlılıkla birlikte ruhsal durumda oluşabilecek bir çöküntü, depresyon zihinsel fonksiyonları olumsuz yönde etkileyebilir. Özellikle fizik aktivitesi az olan, sosyal yaşam içerisine girmeyen kişilerde, sigara ve alkol kullananlarda yaşlılıkta zihinsel faaliyetlerde azalma görülür. Boş vakitlerde bulmaca çözmek, okumak, çevrede olup bitenlerle ilgilenmek, toplumun bir parçası olduğunu hissetmek ve hissettirmek, beden egzersizlerine önem vermek yaşa bağlı bu olumsuz etkilere karşı zihinsel fonksiyonların korunmasında etkili olabilecek önlemler arasında yer alır.
Yaşlılıkta zihinsel değişikliklere paralel olarak, kişilikte de bazı değişiklikler oluşabilir. Yeni durumlara uyum sağlayabilme, yeni düşünceleri kabul etmede güçlük yaşanabilir. Çevreye karşı daha az ilgili, kendi bedenine ve kendine karşı daha ilgili olup, ilişkilerde daha derin ve seçici olabilirler. Yeniliklerden ürkebilirler ve eski yaşamlarını özlerler. Sağlıklarına aşırı önem verirler. Aşırı tutumluluk, kişisel eşyalarına karşı bağımlılık gelişebilir.
Yaşlılık döneminde özellikle depressif belirtiler görülebilir. Yaşlılık; fiziksel sağlığın, arkadaşların ve sosyal konum gibi bir takım kayıpların olduğu bir dönemdir. Bütün bu kayıplar birleştiği zaman kişide depresif belirtiler ortaya çıkabilir.
İleri yaşlarda gözlenen anksiyete kişinin yaşamakta olduğu başka bir fiziksel ya da ruhsal bozukluğa bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Yaşlanmaya bağlı fiziksel yetersizlikler ile çevrenin yardımına gereksinim duymak, sosyal konumun sınırlanarak daha izole yaşama zorunluluğu, tedaviye az yanıt veren hastalıkların ortaya çıkması, sevilen bir kişinin kaybı ya da kayıp tehdidi anksiyeteye neden olur. Günlük yaşantısına egemen hale gelen anksiyete, kişinin yaşam kalitesini düşürür.
Yaşlılığa kişi gençken hazırlanmalıdır! Ailede damar sertliği, tansiyon yüksekliği, şişmanlık ve şeker hastalığı varsa, kişi çok daha erken yaşlarda sağlıklı bir beslenme tarzı oluşturmalı ve buna ileriki yıllarda da devam etmelidir. Yaşlanmayla koku ve tat alma duyularında azalma olur. Çene kemiklerinde ve dişlerde olan değişiklikler de çiğneme fonksiyonunu bozar. Böylelikle kötü beslenmeye doğru bir yöneliş olur.
“Akdeniz tipi beslenme” denilen sebze, salata, meyve, zeytinyağı ağırlıklı ve mümkün olduğunca kırmızı etten uzak bir beslenme, kalp damar hastalıklarının oluşumunu belirgin şekilde azaltır. Önemli olan değişik besinlerden yararlanabilmek ve mümkün olduğu kadar kilo almamaktır.+
Ciddi boyutta yalan söyleme daha sonra bu yalanlara kendiside inanma ve çevresindekileride inandırma gibi arzlar yaratan psikolojik bir hastalıktır. Bu hastalığı diğer bir adıda Mitomani' dir.Mitomani çoğunlukla hastanın dikkat çekip odak noktası haline gelmek adına yapmaya başladığı yalan söyleme alışkanlığının giderek hiçbir nedene gerek duyulmadan devam etmesi ve dozunun artmasıdır. Hastalık bazen diğer ruhsal hastalık ya da kişilik bozuklukları ile beraber geldiğinde birbirinden ayırt edilemeyebilir. Mitomani' nin en çok eşlik ettiği hastalık histrionik kişilik bozukluğudur. Bu hastaların tek amacı vardır odak noktası olmak.Dikkateleri üzerine çekmek için yoğun bir istek ve arzu duyan kişi bunu başarabilmekadına olayları inanılamayacak derecede büyütmeye,abartmaya ve dramatize etmeye başlar. Bunu başarabilmek için de mecburen yalan söyler.
Dişi eşey hücresi olan yumurtanın üretilerek olgunlaştırıldığı organ.
Prongeria yaşlılık hastalığıadıylabilinen tıbben tedavisi olmayan genetik bir hastalıktır. 8 milyon canlı doğumda bir görülür ve erkek: kız oranı 1.5′dir. Hastalar genellikle cinsel olgunluk ve üreme yaşına gelmediği için, şimdiye dek anne babadan çocuğa geçiş tanımlanmamıştır. Nedenleri arasında üzerinde en çok durulan kalıtım biçimi ilerlemiş anne baba yaşına bağlı mutasyonlardır.8 milyon canlı doğumda bir görülür ve erkek: kız oranı 1.5′dir. Hastalar genellikle cinsel olgunluk ve üreme yaşına gelmediği için, şimdiye dek anne babadan çocuğa geçiş tanımlanmamıştır. Nedenleri arasında üzerinde en çok durulan kalıtım biçimi ilerlemiş anne baba yaşına bağlı mutasyonlardır.Hastaların ortalama doğum ağırlığı 2700 g olup hastalığın başlangıcı yaşamın ilk birkaç yılında olmaktadır.- Hastalık tipik yüz görünümü ve büyüme geriliğiyle bulgu vermektedir.
- Kısmen veya tamamen saç dökülmesi,
- Kafa derisi üzerinde toplardamarların belirgin bir şekilde görülmesi,
- Gelişmemiş, büyümemiş izlenimi veren yüz yapısı
- Gelişmemiş, küçük çene yapısı
- Küçük, yontulmuş burun belirgin özellikleridir.- Diş gelişiminde gecikme veya hiç diş bulunmayışı
- Dişlerde renk değişiklikleri ve çürüklerde artma görülür.
- Deride incelik, kuruluk ve sertlik oluşur.
- Eklem çevresinde 1-2 yaşlarından itibaren başlayan eklem sertliği ve bunun neden olduğu“ata biner duruşu” görülür.
- Hastalarda yaygın osteoporoz vardır.
- Kemikler ince ve göğüs kafesi dardır.
- Uzun kemikler ince gövdelidir. Sertlikler ve buna bağlı patolojik kırıklar ortaya çıkabilir. İskelet değişiklikleri ile kendini gösterir.Büyüme bir yaşından sonra aşırı etkilenmekte, cinsel gelişme olmamaktadır. Çabuk yorulma hastaların çocukluk oyunlarına tam olarak katılımlarını engellemektedir. Hastalık zeka ve beyin gelişimini etkilememektedir.Erken yaşta koroner arter hastalığı görülebilmektedir ki, ölümün en sık nedeni budur. Hastalarda sıklıkla yaşılıkla birlikte ortaya çıkan kalp sorunları görülmektedir.Yayınlarda bildirilmiş en yaşlı hasta 45 yaşındadır. Hastalığın etkin tedavisi bulunmamaktadır, kalp sorunlarında tedavi amacı ile koroner by-pass cerrahisi uygulanabilmektedir.Yapılan bazı çalışamalarda; bu hastaların büyüme hızları iyi beslenme ve büyüme hormonu tedavisi ile artmış, bazal metabolik hızları azalmış, ancak bu artış zamanla kaybolmuş ve ateroskleroza gidişte farklılık görülmemiştir.Büyüme gelişme geriliğişikayetlerinin ayırıcı tanısında düşünülmesi gereken ve tipik muayene bulguları ile kolayca tanı konulabilecek bir hastalıktır.
ilaçlar, bakteri kaynaklı maddeler, doğal ve yapay kimyasal bileşiklere karşı duyarlılık durumunu belirlemek için başvurulan test.
Dişi üreme hücresi.Dişi gamet hücresi