Sağlık & Spor Terimleri Sözlüğü
Bir ya da her İki dolyatağı borusunun (Fallop boruları) Çıkarılma işleminden oluşan cerrahi girişim.
Deride, tükürük bezlerinde, memede, burun, soluk borusu ve solunum yollan mukozalarında ortaya çıkabilen bir tür tümör.
Tıkanık dolyatağı borusunun (Fallop borusu) bir bölümünün alınmasına ve yeniden kanlanmanın sağlanmasından sonra, ağızların birleştirilmesine dayanan girişim (bak. salpengoplastİ).
Rahim içi araç geri dönebilir doğum kontrolü sağlayan ve ana yapısı kıvrılabilir polietilen olan küçük bir araçtır. Yapısı T harfine benzer. Polietilen gövde üzerinde bakır tel sarılıdır. Bu bakır zaman içinde yavaş yavaş salınarak RİA'nın etki mekanizmalarından birini oluşturur. Günümüzde kullanılan modern spirallerin önerilen kullanım süreleri değişkendir. Üretici firmalar 3 yıl ile 8 yıl arasında değişen kullanım süreleri belirtmekle birlikte yapılan klinik deneysel çalışmalarda bunların hemen hepsinin 10 yıl süreyle sorunsuz kullanılabileceği gösterilmiştir.Temel yapı T şeklinde olmakla birlikte piyasada değişik marka ve yapılarda pek çok RİA bulunmaktadır. Bunların etkinlik açısından birbirlerine üstünlükleri yoktur. Toplumumuzda ithal spiral şeklinde bir tabir bulunmaktadır. Hastalar kendilerine ithal spiral takılmasını talep etmektedirler oysa Türk malı bir spiral zaten piyasada yoktur.
İdrar çökeltisinde yalnızca mikroskop altında görülebilen uzun sİlindirimsi oluşumların varlığı.
Dölyatağı borularının (Fallop boruları) cerrahi girişimle bağlanması.
Bel bölgesinden omurga kanalına anestezik bir ilaç en-jekte edilerek bunun omurilikle ilişkiye geçmesini sağlayan bölgesel anestezi yöntemi.
Silisten (kum bir silistir) elde edilmiş bir madde. Eşsiz sıvı nitelikleri silikona kayganlığını verir ve farklı formlarda tende ipek gibi hissedilebilir, yumuşaklık verebilir ve cilt ıslansa bile iyi su tutan bir ajan olabilir.
Dölyatağı borularının (Fallop boruları) incelenmesi için kullanılan radyolojik tanı yöntemi.
Kuvvetli emicilik ve kalınlaştırıcılık özellikleri olan inorganik bir tuz.
Tifonun etkeni olan mikroorganizma.
Spina bifida 'ayrık' ya da 'açık' omurga anlamına gelen latince bir kelimedir ve ülkemizde yaklaşık 1000'de 3 oranında gözlenir.Omurganın (omuriliği koruyan omurga kemikleri) bebek anne karnında iken kapanamaması sonucu, orta hatta açık kalan bölgeden tek başına omuriliğin etrafını saran zarlar (meningosel) veya zarlarla beraber omurilik dokusu (meningomiyelosel) fıtıklaşır. Bu defekt, bazen ameliyatla onarılabilir ancak sinir hasarı kalıcı olabilir.Spina bifida en sık bel bölgesinde görülür. Birkaç çeşidi vardır. En masum hali ile omurgayı oluşturan kemiklerin birinin arka kısmının oluşmamasıdır ki bu duruma oldukça sık rastlanır ve bulgu vermez. Spina bifidanın en kötü hali olan ve 'meningomiyelosel' adı verilen hastalıkta ise yalnız omurga kemiğinin arka kısmının yokluğu söz konusu değildir. İçindeki omurilik de oluşmamıştır ve bir yara şeklinde doğumdan itibaren sırtta orta hatta açık bir yara şeklinde durmaktadır. Yaranın olduğu yerden aşağıya emirler taşınamamakta, o bölgelerden gelen duyumlar da beyin tarafından algılanamamaktadır. Bu doğumsal bir anomalidir.
Kirpik, burun ve bronşların için döşeyen tabakadaki tüy benzeri uzantı.
Bazı tek hücrelilerde hareti sağlayan, yine bazı organizmaların akciğer borularında senkronize hareket ederek toz vb. partikülleri akciğerden uzaklaştıran kamçı benzeri yapı.