Sağlık & Spor Terimleri Sözlüğü
Ciltte en üst tabaka olan Epidermis'in altındaki tabakaya dermis adı verilir.
Cildiye, cilt hastalıklarını inceleyen bilim dalı.
Deri üzerindeki benler veya yara izlerini ortadan kaldırma amacı ile yapılan kazıma işlemi.
Kılların çıkartılması işlemi.
Depresyon, kişinin sosyal işlevlerini ve günlük yaşama dair etkinliklerini rahatsız edecek, bozacak dereceye ulaşmış üzüntü, melankoli veya keder durumudur. Depresyon toplumda çok sık görülmekle beraber, ilk kez depresyonun tanımlanması Hipokrat dönemine kadar eskilere uzanır.Depresyonun temelinde daha önceden isteyerek ve severek yaptığı günlük aktivitelere karşı isteksizlik ve hayattan zevk alamama durumu vardır. Ek olarak kişide kederli ve üzgün bir duygudurum ile birlikte görülen bazı değişiklikler zamanla oluşur. Bu durumda kişi herşeyi olumsuz olarak değerlendirerek karamsarlık düşünceleri ile geçmişi ve geleceği düşünmeye başlar. Bu düşünceler istemesede kişinin aklına gelir. Yani günlük yaşantıda herşeyin olumsuz taraflarını görür. Geçmişte yaşanmış olayların olumsuz ve kötü taraflarını görerek kendisini suçlu ve cezalandırılmış hisseder.Aynı şekilde geleceği de umutsuz ve karamsar görerek gelecek adına çaresizlik düşünceleri iyice pekişir. Kişi hayatından zevk alamaz hale gelerek hatta yaşamanın anlamsız olduğunu düşünecek kadar kendini çökkün hissedebilir. Bu olumsuz bakış günlük hayatına, kişiler arası ilişkilere yansıyarak onun okul ve/veya iş hayatındaki performansının düşmesine neden olabilir. Yalnız normal sınırlarda kabul edilecek gün içerisindeki duygulanımdaki çökkünlükler depresyon sayılmaz. Depresyon diyebilmemiz için gün içerisinde hemen hemen gün boyu ve en az son onbeş gündür devam ediyor olması gerekir.Kişinin ilişki ve etkinliklerini etkilemeyen, üzgün olma durumu ve kişinin moralinin bozukluğu çoğu zaman depresyon olarak anılır. Fakat klinik depresyon tıbbi bir teşhistir ve günlük kullanımdaki depresif olma durumundan çok daha farklıdır. Bir çok insan depresif olma hissini'hiç bir neden olmadan üzgün hissetme' ya da'hiç bir şey yapmak için motivasyonu olmama' olarak tanımlar. depresif kişi kendisini yorgun, üzgün, tembel, sinirli, motivasyonsuz ve apatik hissedebilir. klinik depresyon genellikle normal deprese hislerden daha ciddidir.BelirtileriHuzursuzluk,Aşırı kaygı ve endişe,Hiçbir şeyden zevk alamama,İştahsızlık/Aşırı yemek yeme,Çabuk yorulma,Uykusuzluk ve uyku problemleri yaşamak,Kilo kaybı,İntihara eğilim.Kişi ağlamaklı, neşesiz, sanki dünyayı sırtında taşıyor gibi bitkin, omuzları çökmüş bir görünümdedir. Kişilerin eğlenip güldüğü şeyler, onlarda aynı etkiyi oluşturmayabilir.Bazı durumlarda da kişiler bu durumda olduklarını kabul etmek istemezler ve bunu göstermezler. Bu durumda kişi vücutsal belirtiler (baş, karın, eklem vs. ağrıları, çarpıntı, nefes darlığı gibi kaygı durumları ya da cinsel bozukluk belirtileri ile başvurabilir.Karşılaşılabilecek cinsel bozukluk durumları arasında hem erkek hem de kadınlarda cinsel istekte azalma, ön sıralarda yer tutmaktadır. Kadınlarda depresyon sırasında adet dönemlerinde geçici kesilmeler, orgazm sorunları görülebilmektedir. Erkeklerde ise sertleşme bozukluğu görülebilmektedir.İstek ve ilgilerde azalma ve kayıplar başlangıçta bir takım şeyleri mecburen ve daha uzun sürede,oflayıp,puflayarak yapmakla başlar. Hoşlanılarak yapılan etkinliklerde de azalma ve artık hiçbir şeyden zevk almama, hayattan soğuma ile sürer. Kişiler çocukları, eşlerine karşı hiçbir şey hissetmezler . İntiharı tek çıkar yol olarak görebilirler.Kendiliğinden yaptıkları doğal hareketleri azalır. Bakışları yere doğru yönelmiş olup, boyun ve gövdeleri öne eğik durur. Konuşmaları da hareketleri gibi azalmış olup, yavaş ve kısık sesle konuşabilirler. Sorulara yanıt vermek için gereken süre uzamış ve tek kelimeyle yanıt alınmıştır. Zamanın çok yavaş geçtiği ya da durduğu şeklinde bir algı yaşanmaktadır. Unutkanlık, konuşma, tv den bir şeyler izleme,konuşulanları anlama gibi konsantrasyon gereken durumlarda dikkati yoğunlaştıramama' söylenenlerin bir kulaktan girip diğerinden çıkması' durumu oluşmaktadır. Karasızlık basit şeyler üzerinde bile seçim yapamama bulunmaktadır.Çocuklarda Görülebilecek Ek BelirtilerSon zamanlarda ders başarısızlığının artması, gün içerisinde aşırı sinirlenme, özellikle iştah artışı şeklinde iştah değişiklikleri, uyku bozukluğu ve aşırı uyuma, okul içerisinde yalnız olmayı tercih etme, daha önceden severek yaptığı hobilerinden uzaklaşma, arkadaşlarından uzaklaşma, üzgün bakış, daha çok sessiz sakin olmayı tercih etme, daha çok odasında yalnız vakit geçirmeyi tercih etme ( uzun süre ), tutturma nöbetleri ve öfke krizleri, kendini diğer arkadaşlarına göre beceriksiz ve başarısız görme, ders çalışmada isteksizlik, son zamanlarda madde bağımlılığı, riskli arkadaş gruplarına katılma vb.Depresyon Nasıl Oluşur?Kişide depresyon oluşması için belli bir kişiyi olumsuz yönde etkileyen stres etkeni veya yaşanan bir olay olabilir. Kişiler arası ilişkilerdeki olumsuzluklarda kişiyi depresyona sokabilir . Özellikle günümüzde psikososyal stres etkenlerinin artması ile toplumu oluşturan bireylerin depresyon geçirme riski artmıştır . Depresyon hiçbir dış etken olmadanda kendi kendine kişide endojen dediğimiz şekli ile zamanla gelişebilir.Depresyon TipleriMelankolik tipte özellikle sabahları çok yoğun çökkünlük hissi ile beraber hemen her şeye karşı zevk kaybı, aşırı yorgunluk ve halsizlik görülür. Atipik şeklinde ise genellikle uyku ve iştah azalması olan tipik şekilde olanın tersi olarak, uyku ve iştah artışı ön plandadır. Mevsimsel tipte tekrarlayan mevsimle birlikte olan depresyon belirtileri vardır. Tipik olanda ise azalmış uyku,iştah, enerji vardır.Depresyonda Bedensel ŞikayetlerDepresyondaki kişi bedensel şikayetler diyebileceğimiz; Baş ağrısı, kas ağrıları, aşırı yorgunluk ve halsizlik, sindirim sistemi rahatsızlıkları, kalp ve dolaşım sistemi şikayetleri, cinsel işlev bozuklukları ve buna benzer bedensel yakınmalar ile de çoğunlukla doktora başvururabilir.Depresyonun Aileye EtkisiDepresyon durumu aile üyelerinden birisini etkilediği zaman, etkileşim durumunda olan aile bireyleri ister istemez bu durumdan etkilenecektir. Aile üyelerinden harhangi birindeki depresyon hali genelde aileninde genel atmosferini daha karamsar ve olumsuz hale getirebilir. Depresyondaki aile bireyinin diğer aile bireyleri ile ilişkileri bozulabilir. Örneğin evde babanın depresyondan etkilenmesi onun mesleki performanısnın azalmasına, işlevselliğinin azalmasına, evine ve ailesine daha az ilgi göstermesine, evdeki anlaşmazlı, tartışma ve sıkıntıların artmasına, ailenin sosyal aktivitelerinin azalmasına, çocuklarda aile içindeki gerilim ve sıkıntılardan dolayı kaygı belirtilerinin oluşmasına (tırnak yeme, altını ıslatmaya veya kirletmeye başlatma, kekeleme, tik bozuklukları, uyku ve iştah bozuklukları vb) yol açabilir.Tedaviİlaç tedavisi yanında dinamik psikoterapi (kişinin geçmiş yaşam öyküsünün alınıp, şimdiki sorunların kökenleri ve amaçlarını,kişinin zorluklar karşısındaki savunma mekanizmalarını ve depresif temel düşünce biçimlerinin saptanıp,düzeltilmesine çalışılması) ile mümkündür. Bu tedavinin haftada bir gün (50 dakikalık bir seans) şeklinde en az 10 seans olmak üzere uygulanması gerekmektedirAntidepresif tedavinin en az 6 ay sürdürülmesi uygundur. Erken kesildiğinde (daha iyi hissedilmesi, ekonomik nedenler,yan etkiler vs. nedeniyle) en riskli dönemin ilk 4-8 hafta olduğu ama sonrasında da erken kesim halinde riskin yüksek olduğu saptanmıştır.Major depresyon hastalarının% 15 kadarı intihar ederek hayatlarına son vermektedir. Hastanede yatan diyabet, kanser,kalp hastalıkları,felç gibi rahatsızlıkları olan kişilerin% 25 inde major depresyon görülmektedir. Depresyon kişilerin mesleki başarısını düşürmekte ve iş kayıplarına; cinsel bozukluklara yol açarak evlilik sorunlarına; kişinin durumun etkisinden kurtulmak, kendini rahatlatmak için alkol ve uyuşturucu maddelere yönelmesi sonucu trafik kazaları, kavga ve suça yönelme görülebilmekte,ruh sağlıkları bozuk çocuklar ve sonuçta ruh sağlığı bozuk bir toplum olmamıza yol açmaktadır
Aynı meslek grubunda olan insanların birbirleri ile olan ilişkilerinde uyulması öngörülen ahlaki, moral değerler.
Sinir liflerinin etrafını saran myelin tabakasının kaybı.
Kişide ilerleyen yaş ile, beyindeki bir takım değişmeler sonrası oluşan bellekte bozulma (yakın döneme ait hafızada güçlükler) yanı sıra, konuşma, söylenen şeyleri ya da dahaönce bilinen şeyleri yapamama,çevresindeki eşya ve varlıkları tanıyamama; hesaplama, plan yapma, yürütme, sorunlarıçözme, davranışları yeri geldiğinde sonlandırabilme, uygun yargıda bulunma gibi dahaçok beynin frontal bölgesine ait becerilerde kayıplar ile kendini gösteren ilerleyici bir rahatsızlıktır.
Güncel olarak 'bunama' dediğimiz durumdur.65 yaşüzerindeki grubun% 2-4'ünde, 85 yaşüzerinde ise% 20 oranında görülmektedirBu duruma neden olan rahatsızlıklar:Yaklaşık olarak% 60 kadarı Alzheimer dediğimiz rahatsızlıktan dolayı,%10-20'si beyin damar hastalıkları ve tıkanmaları, tekrarlayan felçlerdenötürü,% 10'u alkole bağlı, geri kalanı ise travma, ilaç zehirlenmeleri, kafa içindeki tümörler, abse ve diğer vücut hastalıkları (bazı vitamin eksiklikleri, tiroit, paratiroid,böbreküstü bezleri, karaciğer, böbrek, hipofiz hastalıkları gibi) sonrası oluşmaktadır.Hafıza problemi olan kişiler aynı zamandaüzgün, keyifsiz veya kederli olabilirler. Hafızası bozulmuş bir kişinin böyle kederli olduğu hallerde dikkatli bir teşhis konularak, eğer varsa depresyonun tedavisi yoluna gidilmesiönemlidir. Hafıza problemi Alzheimer hastalığına bağlı olmayabilir veya hastada hem Alzheimer hem de tedaviye cevap verebilecek bir depresyon bulunabilir.Eğer tedavi edilemez bir hastalığı olan kişinin morali bozuksa, bunun sebebi mantıksal olarak kronik hastalığa bağlı depresyon gibi görünmektedir. Ancak bütün Alzheimer veya başka kronik hastalıkları olan kişiler depresyon hali göstermezler. Bazı hastalar problemlerinin farkında değil gibi görünmektedirler. Kişinin durumuyla ilgili olarak anlayış gösterilebilir, ancak derin keder veya sürekli depresyon ne normaldir ne de gereklidir. Bu tip depresyonlar tedaviye iyi cevap verir, böylece kişi değişmez bir demans hastalığına sahip olsun ya da olmasın kendini daha iyi hissetmesi sağlanabilir.Eve girençıkan kişilerinçok sayıda olması hasta için zararlıdır. Kişi aşırı gürültü,çok parlak renkli ışıklardan korunmalıdır. Her şey hastayı dinlendirecek ve hoş bir şekilde dikkatiniçekeceközellikte olmalıdır.Ev eşyaları düşmeyi,kazaları ve yaralanmayıönleyeceközelliklerde olmalı, keskin şeylere dikkat edilmeli, yere sağlam oturanözelliklerde olmalı, zemini kayganlaştırıp, düşmelere yol açabilecek malzemelerden kaçınılmalı, eşyalar rahat hareket edecek, dolaşmaya engel olmayacak şekilde düzenlenmelidir. Evden tek başına dışarıya gitmeler, kaza ve kaybolmalara yol açabileceğinden bakım verenlerin dikkat etmesi sağlanmalıdır.Görme keskinliği azaldığı için kazaları ya da eşya ve gölgeleri yanlış değerlendirmeyiönlemek amacı ile oda iyi aydınlatılmalıdır. Kişinin dahaönce severek kullandığı bir takım ufak eşyaları (saat, kalem, tespih, parfüm,çanta gibi) yanında olmalı, sevdiği ve anılarını tazeleyebileceği,konuşma olanağı yaratabilecek albüm,resimlikler gözönünde bulunmalıdır. Geçmişte yapıp zevk aldığı hobi ve alışkanlıklarını ( bahçe ile uğraşma,çok yormayan sporlar, resim, elişi, koleksiyonculuk, ufak tefek tamiratlar, şarkı söyleme, film seyretme gibi) sürdürmeyeözendirilmelidir.
Zehirlenmeler, ateşli hastalıklar, epilepsi, histeri ve akıl hastalıklarında görülebilen, titreme, hallüsinasyonlar ve saldırganlıkla birlikte bilincin kaybolması tablosuna verilen isim.
Yatalak olanlarda hareketsizlik sonucu sırtta ve kalçalarda açılan yaralar.
Konjesyonu (şişme) azaltan, dekonjessif.
Baskı yapan gücün veya baskının kaldırılması.